MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2013 tarih ve 2013/249-2013/652 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla,bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin çalıştığı ... Ltd. Şti adlı işyerinde 23/07/2007 tarihinde iş kazası geçirdiğini, bu kaza nedeniyle açtığı davada mahkemece 64.878,27 TL tazminatın uygun görüldüğünü, işyerinin işveren sorumluluk sigortacısı olan davalıdan bu tazminatın tahsilini talep ettiklerini ancak davalı tarafından poliçe kapsamında olmayan zararın karşılanamayacağı şeklinde cevap verildiği ileri sürerek bu tazminatın 23/07/2007 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davacının iş kazası geçirmesinden sonra poliçenin düzenlendiğini, dolayısıyla sigorta ettiren sigorta edildiği anda hasardan haberdar olup ilgili hasarı sakladığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; poliçe tarihi ile kaza tarihi aynı olmakla beraber işkazasının sabah saatlerinde gerçekleştiği ancak poliçenin akşam düzenlendiği, kazadan sonra yaptırılan sigortaların dava konusu riziko açısından hükümsüz olduğu, teminatın daha önceki bir tarihten başlatılmış olmasının sonucu değiştirmeyeceği, poliçe bilgilerine vakıf olmayan davacının talebi üzerine yeterli açıklama yapmayıp poliçe teminatı kapsamında olmayan bir talep olduğu açıklamasıyla davacının talebini reddeden davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle davalı tarafa, davacı aleyhinde avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığı şeklinde vicdanen hüküm oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davalı vekilinin katılma yoluyla temyizine gelince; davacı tarafından 64.878,27 TL tazminat talep edilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olduğuna göre; davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün HUM'nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 2. paragrafının hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan ... uyarınca 7.240,26TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına, kararın işbu düzeltilen şekli ile ONANMASINA, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.