Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8141 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 638 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 48. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2011/447-2013/166Taraflar arasında görülen davada İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.09.2013 tarih ve 2011/447-2013/166 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin acenteliğini yürütmekte olduğunu, yapacağı her türlü acentelik faaliyetlerinden dolayı müvekkilinin muteber ve kati delil teşkil eden defter ve kayıtlarından doğan ve doğacak bilimum borçlarının ve yükümlülüklerinin tamamından sorumlu olduğunu, davalıların söz konusu acentelik sözleşmesinin eki olan Beyoğlu 43. Noterliği'nin 09/09/2008 tarih, ... yevmiye numaralı Garanti Sözleşmesi uyarınca, acentenin doğacak tüm borçlarına garantör olduklarını ve acentelik faaliyetlerinden doğacak borç ve yükümlülüklerden sorumlu olacaklarını kabul ve imza ettiklerini, davalı C.Sigorta Aracılık Hizmetleri-Ö.. C..'ın hesaplarının incelenmesi neticesinde müvekkili şirkete olan borcunun 18/08/2011 tarihi itibariyle 5.735,18 TL olduğunun tespit edildiğini, acenteye borcunu ödemesi için ihtarname keşide edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 15/11/2011 tarihi itibariyle 5.820,73 TL alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davacı şirket tarafından 5.820 TL için iş bu dava açılmış ise de, davacı şirkete müvekkili acentenin böyle bir borcu olmadığını, zira acentenin tahsil ettiği ancak şirkete ödemediği prim borcundan sorumlu olup, tahsil edilmeyen primler nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, ortada dava dışı acentenin doğmuş bulunan borçlarından dolayı davalıların sorumlu tutulmalarını gerektirir geçerli bir kefalet sözleşmesi olmadığını ve müvekkilerinin sorumluluğunun da bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davanın acentalık sözleşmesi gereğince acentalık faaliyetinden doğan alacak davası olduğu, davalılardan Ö.. C.. Sigorta Aracılık Hizmetleri-Ö.. C.. ile davacı arasında 9 Eylül 2008 tarihinde acentalık sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşme gereğince davalının davacı adına acentalık faaliyeti yaptığı, ancak daha sonra davacı tarafından 19 Şubat 2010 tarihli fesihname ile sözleşmenin feshedildiği ve bu durumun davalı Ö.. C..'a tebliğ edildiği, fesih sebebinin mukavelenin müddedi ve feshi maddesi olarak belirtildiği, 09/09/2008 tarihli garanti sözleşmesi uyarınca davalılar Ö.. C.. ve H.. B..'ın acentanın doğacak tüm borçlarına garantör oldukları, davalılardan H.. B..'ın garanti sözleşmesinde garanti ettiği miktarın garanti sözleşmesinde yazılı olmadığı, ne miktar hangi riski garanti ettiğinin belirtilmediği ve bu nedenle H.. B..'ın borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile H.. B.. yönünden davanın reddine, diğer davalı Ö.. C.. Sigorta Aracılık Hizmetleri'nin davacıya 5.820,73 TL borçlu bulunduğu gerekçesi ile davalı Ö.. C.. Sigorta Aracılık Hizmetleri-Ö.. C.. ile ilgili davanın kabulü ile 5.820,73 TL'nin dava tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair, davalı Ö.. C.. Aracılık Hizmetleri-Ö.. C.. vekilinin ise tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2-Tarafların imzasını taşıyan 09.09.2008 tarihli sözleşme 818 sayılı BK'nın 110. maddesi kapsamında garanti sözleşmesi olmayıp kefalet akdi niteliğinde bulunduğuna göre, söz konusu sözleşmede belirtilen miktar olan 250 TL'den davalılardan H.. B..'ın sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, tümden red kararı verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.3-Bozma sebep ve şekline göre davalı H.. B.. vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair, davalı Ö.. C.. Aracılık Hizmetleri-Ö.. C.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDINE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle davalı H.. B.. vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, aşağıda yazılı bakiye 298,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Ö.. C..'dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.