Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8137 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11529 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2014NUMARASI : 2013/78-2014/133Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.04.2014 tarih ve 2013/78-2014/133 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar D.. G.. ve T.. T.. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09.06.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. E. T. davalılardan T.. T.., D.. G.. ve Y.Oto. İnş. Ve Gıda Tic. Ve San. Ltd. Şti. vekili Av. Ö.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan kullandığı kredi ile otobüs satın aldığını, davalı şirketin de kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bu otobüs üzerinde rehin hakkı sahibi olan davalı bankanın da verdiği muvafakat üzerine otobüsün, 24.03.2006 tarihinde, müvekkiline vekaleten davalı D.. G.. tarafından diğer davalı T.. T..'a satıldığını, bugüne kadar satış bedelinin müvekkiline ödenmediğini, ayrıca aracın satış tarihinden sonraki dönemlere ilişkin bir kısım kredi taksitlerinin, davalı banka tarafından müvekkilinden tahsil edildiğini, yine aynı dönemlere ilişkin olarak davalı şirketin kefaleten kredi taksitlerini ödediğinden bahisle bu miktarları icra yoluyla müvekkiline rücu ettiğini, oysa satış tarihinden sonraki taksitlerin aracın yeni malikinden tahsilinin gerektiğini, davalı Dursun'un da vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin zararına sebebiyet veren davalıların, müvekkiline karşı sorumlu bulunduklarını ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL'nin faizi ile birlikte davalılar T.. T.. ve D.. G..'den, 5.000 TL'nin davalı şirketten, 5.000 TL'nin ise davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 02.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davalı T. T.'a yönelik talebini 85.000 TL'ye yükseltmiştir.Davalı banka vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar vekili ise davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının kredi taksitlerini ödeyememesi üzerine müvekkili şirketin kefil sıfatıyla ödemede bulunduğunu, daha sonra aracı satın alan müvekkilinin, satış bedelini ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankadan kullanılan kredi ile davacının satın aldığı aracın, davacıya vekaleten davalı D.. G.. tarafından diğer davalı T.. T..'a 27.03.2006 tarihli noterde düzenlenmiş satış sözleşmesi ile satıldığı, aracı satın alan davalı Temel'in araç bedelini banka hesabına yatırmak suretiyle ödediğini savunmasına karşın bu savunmasını kanıtlayamadığı, adı geçen davalı tarafça sunulan ve davacı yanca düzenlenmiş kapalı faturanın da davalı savunmasını ispat etmeye yeterli olmadığı, yemin deliline de başvurmayan davalı Temel'in aracın satış bedelinden sorumlu bulunduğu, davacı adına vekaleten satış sözleşmesini yapan davalı Dursun'un ise satış bedelinin davacıya ödendiğini ispatlayamadığı, bu haliyle vekalet görevini ihlal ettiği ve davacıya karşı sorumlu olduğu, kredi taksitlerini sözleşmenin tarafı olan davacıdan tahsil eden davalı banka ile bu sözleşmenin kefili olarak yaptığı ödemeyi asıl borçlu davacıya rücu eden davalı şirketin ise herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalılar T.. T.. ve D.. G.. yönünden davanın kabulüne, 85.000 TL'nin davalı Temel'den, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 10.000 TL'nin ise davalı Dursun'dan tahsiline, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davalılar D.. G.. ve T.. T.. vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere,mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mümeyyiz davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, davacı tarafından davalı bankadan kredi kullanmak suretiyle satın alınan aracın, davalı D.. G..'nin vekaletiyle diğer davalı T.. T..'a satıldığı ancak bedelinin tahsil edilemediği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacıya ait aracın davalı T.. T..'a satıldığı hususu çekişmeli olmayıp uyuşmazlık satış bedelinin ne olduğu ve ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar satış sözleşmesinde araç bedelinin peşin ödendiği yazılı ise de davalı alıcı tarafça araç bedelinin banka aracılığıyla ödendiği savunmasında bulunulduğundan artık araç bedelinin peşin ödendiği söylenemez. Davalı alıcı tarafından satış bedelinin ödendiği de usulünce kanıtlanamadığından davalı Temel'in araç bedelinden sorumlu tutulmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, anılan davalı tarafça satış bedelinin 59.000 TL olduğu savunulmasına ve noter satış sözleşmesinde de beyan bedeli olarak 59.500 TL gösterilmesine karşın yine aynı sözleşmede kasako değeri olarak belirtilen 85.000 TL üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu itibarla, mahkemece gerekirse satış sözleşmesini düzenleyen ilgili noterlikten de sorulmak suretiyle aracın satış bedelinin tam olarak tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı T.. T.. yararına bozulması gerekmiştir.3- Öte yandan, söz konusu araç davacıya vekaleten davalı Dursun tarafından diğer davalı Temel'e satılmış olup mahkemece davalı Dursun'un araç satış bedelini alıcıdan tahsil ederek davacı satıcıya verdiğini ispat edemediği ve bu surette vekalet görevini usulünce yerine getirmediği gerekçesiyle aleyhine hüküm kurulmuştur. Ancak, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nun 389. vd. maddelerinde vekilin borçları düzenlenmiş olup bu kapsamda vekilin her ne nam altında olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkiline vermekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmış ise de mahkemece de kabul edildiği üzere satış sözleşmesinin düzenlendiği anda satış bedeli vekile ödenmediğinden bu nedenle davalı vekilin vekalet borcunu yerine getirmediği söylenemeyecektir. O halde mahkemece, işbu davanın davalı vekile karşı vekaleten yapılan işlemin üzerinden üç yıl geçtikten sonra açıldığı da dikkate alınarak buna göre davalı vekilin sorumluluğunun doğup doğmadığının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu yönden de davalı D.. G.. yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp mümeyyiz davalılar T.. T.. ve D.. G..'ye verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılar T.. T.. ve D.. G..'ye iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.