Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 811 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 6052 - Esas Yıl 2007





Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 13/12/2006NUMARASI : 2005/380 - 2006/722Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.12.2006 tarih ve 2005/380 - 2006/722 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı ve asil müdahil vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 27.01.2009 gününde davacı avukatı K. gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin ağabeyi Az.’ın annesi ile birlikte geçirdiği trafik kazası neticesinde vefat ettiğini ve geriyle tek yasal mirasçı olarak davacının kaldığı, miras bırakan Az.’in davalı sigorta şirketi nezdinde hayat sigortasının bulunduğunu, sigortacı tarafından poliçede menfaattar olarak murisin (7) sene önce boşandığı ve görüşmediği eşi E.’ın göründüğünden bahisle ödeme yapılmadığını, oysa bu durumun Az.’ın gerçek iradesini yansıtmadığını, Az.’ın boşandığı eşi E.’ı sadece eşi olduğu için sigorta poliçesinde menfaattar olarak tayin ettiğini ve boşanma ile birlikte menfaattar tayinine ilişkin işleminde geçersiz hale geldiğini, sigorta ettiren ile menfaattar arasında maddi ve manevi menfaat bağının olması ve sigorta sözleşmesinin devamı süresince devam etmesinin gerektiğini, miras bırakanın lehtarı değiştirme hakkından feragat ettiğini poliçe metnine de yazdırmadığını, mevcut durumun sadece bir unutkanlıktan kaynaklandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla (11.000,00) YTL’nın faiziyle birlikte davalı sigortacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Y.. Emeklilik A.Ş vekili, TTK’nun 1329.maddesi uyarınca hayat sigortası sözleşmelerinde sigortalının vefatı halinde ödenecek vefat tazminatının poliçede menfaattar olarak tayin edilen lehdara ödeneceği, davacının kanuni varis sıfatıyla müvekkilinden tazminat talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, TMK’nun 509.maddesi uyarınca davacının hak kazanmış olduğu tutarın 2.2.32,51 YTL olup, davacının bu tutarı almaktan imtina ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.Asli müdahil vekili, yaşam sigortasının evliliğe bağlı bir tasarruf olmadığını, dava konusu olayda eşinden boşanmış olmasının müvekkilinin lehtar sıfatını değiştirmediğini, müvekkili ile boşandığı eşi Az.’ın karşılıklı olarak serbest iradeleri ile her birinin diğerinin lehtarı olduğu yaşam sigorta poliçesinin karşılıklı olarak ödenmesi konusunda anlaştıklarını, yaşam sigortası alacağının terekeye dahil olmadığının TMK’nun 509.maddesinde açıkça düzenlendiğini ileri sürerek, asıl davanın reddi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik (11.000,00) YTL’nın müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının murisi olan Az.’ın süper yaşam sigorta poliçesi ile davalı sigortacı tarafından sigortalandığı, murisin başvuru formuna eski eşi olan E.’ı menfaattar olarak yazdığı, sigortalı ile menfaattarın 24.11.1997 tarihinde boşanıp, mahkeme kararının 02.01.1998 tarihinde kesinleştiği ve sigortalının 01.01.2005 tarihinde geçirdiği trafik kazası neticesinde vefat ettiği, ölümüne kadar sigorta poliçesindeki menfaattarın değiştirilmediği, yürürlükteki mevzuat uyarınca sigorta ettiren ile lehtar tayin edilen kişi arasındaki karşılıklı menfaat ilişkisinin sözleşmenin geçerliliği bakımından aranan zorunlu bir unsur olmadığı, menfaat şartının aranmadığı bir hukuk sisteminde evlilik ilişkisinin sona ermesinin lehtar tayinini değiştirecek niteliğe haiz olamayacağı, lehtar değişikliğinin sigorta ettirenin tasarrufunda olmasına ve bunu hiçbir gerekçe göstermeksizin dilediği zaman yapabilecek olması karşısında lehtar sıfatına haiz E.’ın sigorta bedelini almaya hak kazandığı gerekçesiyle, davacı H.’ın davasının reddine, asli müdahilin davasının kabulü ile tevdii mahalline sigortacı tarafından yatırılan 11.000,00 YTL’nın asli müdahile karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilmiştir.Karar, davacı ve asli müdahil vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2-Asli müdahil E.vekilinin temyizine gelince, usul hukukumuzda yer almamakla beraber, gerek uygulama gerekse doktrinde asli müdahalenin varlığı kabul edilmiştir. Asli müdahale, bir davada, bir kimsenin kendi hakkını korumak için fer’i müdahalede olduğu gibi taraflara bağlı olmaksızın iddiada bulunması demektir. Asli müdahil tıpkı bir davacı gibi hareket etmek hakkına haizdir, hüküm ona müessir olarak verilir. Asli müdahale davasının ilk davanın davacısına ve davalısına karşı birlikte açılması zorunludur. Çünkü, ancak, bu halde mahkeme,asli müdahilin talebini haklı görürse, onun lehine bir karar verebilir. E. vekilince verilen asli müdahale dilekçesinde her ne kadar davalılar gösterilmemişse de, dilekçe içeriğinden poliçeden doğan bedelin kendisine ödenmesi isteminin bulunması karşısında, husumetin ilk davanın davacısı ve davalısına yöneltildiğinin kabulü gerekir. Zaten mahkemece bu durum kabul edilerek, asli müdahil lehine hüküm tesis edilmiş bulunmaktadır. Asli müdahale davası ilk davadan bağımsız bir dava olduğundan, mahkemece asli müdahil lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ise de; yapılan yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşılmakla HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının (2) numaralı bendine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.300,00 YTL nispi vekalet ücretinin asli müdahale davasının davalıları H. ve Y,,,, Emeklilik A.Ş.’den alınarak asli müdahil E.’a verilmesine” cümlesinin eklenilmesine kararın düzeltilmiş bu yeni şekliyle ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden duruşma vekalet ücretinin takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 02,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asli müdahile iadesine, 27.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.