Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 802 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 847 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.07.2011 tarih ve 20410/248-2011/143 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı temsilcisi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı temsilcisi, davalının, davacı şirketin ortaklarından olduğunu, şirketten ve şirket hesaplarından para çekerek şirket alacaklarını tahsil ederek kendi ihtiyaçları için harcadığını, istenilmesine rağmen bu paraları iade etmediğini, şirketin bu nedenle ekonomik açıdan zor durumda kaldığını ve faaliyetine ara verdiğini, paranın tahsili amacıyla aleyhine girişilen icra takibine itiraz ettiğini, şirket tarafından itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davalının takibe konu edilmeyen 10.087,36 TL daha borcunun bulunduğunun belirlendiğini, bu miktarın da tahsili için ihtarname keşide edildiğini ancak ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibinde bulunulduğunu ancak davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaliyle takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır. Mahkemece, iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/67 esas sayılı dosyasında tarafların ve dava konusunun aynı olduğu, bilirkişi incelemesi sonunda hesaplanan rakamın daha fazla çıkması nedeniyle söz konusu bu rakamın ilamsız icra takibi ile davalıdan talep edildiği, davaya konu asıl alacak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/67 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre tespit edildiği, toplam borcun 101.908,14 TL olduğu, ... Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada ise takibe konulan alacak miktarının 91.820,78 TL olduğu, itiraz üzerine duran takibin bakiye 10.087,36 TL için yapıldığı, bu icra takibine de davalı tarafça itirazda bulunulduğu, fakat bu itirazın dayanaksız olduğu, zira yukarıda belirtilen dosya ile yapılan inceleme neticesinde davalının davacı şirkete borçlu olduğu, şahsi harcamalarının şirket kaynaklarından yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda bilirkişi raporundaki değerlendirme ve hesaplamanın hükme esas alınacak nitelikte bulunduğu dolayısıyla davalının icra takibi öncesi davacı şirkete 10.087,36 TL borçlu olduğu fakat bu miktarın yargılama sonucu tespit edildiği ve takip öncesi bu miktar bakımında davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline ve takibin 10.087,36 TL asıl alacak üzerinden devamına takip konusu alacak miktarı yargılama ile belirlendiğinden ve takip öncesinde temerrüt gerçekleşmediğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmü kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davacı temsilcisi temyiz etmiştir.1 - Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı temsilcisinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2 – Dava, şirket ortağı olan davalının davacı şirkete olan borcunun tahsili için başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir. Davacı şirket temsilcisi, davalı şirket ortağının şirkete borcunun bulunduğunu ve söz konusu borcun çekilen ihtara rağmen ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve alacak konusu miktar yargılama ile belirlendiğinden davacı şirket yararına icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Buna karşın dosya kapsamından davaya konu alacağın, taraflar arasında daha önce görülen davada bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacı tarafından davalıya çekilen ihtarla söz konusu miktarın davalıdan talep edildiği, alacağın belirlenebilir ve likit özellikte olduğu anlaşılmakla, davacı şirket lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile değinilen talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı temsilcisinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz davacıya iadesine, 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.