Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 80 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13335 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.05.2011 tarih ve 2010/565-2011/138 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından konut sigorta poliçesi ile sigortalı konutun 13/10/2007 tarihinde davalılar tarafından ıslah çalışması yapılan ... Deresinin taşması sonucu basan sular sebebiyle hasar meydana geldiğini, müvekkilinin sigortalıya 9.697,00 TL tazminat ödediğini, davalıların hasardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 9.697,00 TL'nın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, ... vekili, meydana gelen hasarda müvekkilinin herhangi bir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ... vekili, davalı idareye husumet yöneltilemeyeceğini, meydana gelen hasarda kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, davaya konu hasarın meydana gelmesine neden olan ... Deresinin taşması olayında davalılara izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, konut sigorta poliçesine dayalı tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7-r maddesine göre, “Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak”, büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayılmıştır. Ancak aynı Kanunun 7/2. fıkrasında, “Büyükşehir belediyeleri birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır. Büyükşehir belediyeleri bu görevlerden uygun gördüklerini belediye meclisi kararı ile ilçe ve ilk kademe belediyelerine devredebilir, birlikte yapabilirler” hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır.... tarafından mahkemeye gönderilen 24.12.2008 tarihli yazıda, ... ili içinde dere ıslahı çalışmalarının ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığı, ... Deresi ıslahının da bu kurum tarafından yürütüldüğü bildirilmiştir. Ayrıca, ... Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 11.10.2004 Tarih ve 817 Sayılı kararı ile dere ıslahları yetki ve görevinin ...'ne devredildiği anlaşılmıştır. Nitekim ... tarafından yazılan 04.04.2008 tarihli yazıda, ... Deresi ıslah projesinde ...'nün yetkili ve görevli olduğunun bildirildiği, ... ile ... arasında düzenlenen 14.09.2006 tarihli sözleşme ile de ... Deresinin ıslahı işinin ihale ile bu şirkete verildiği belirlenmiştir. Davacı taraf, davalıların dere ıslah çalışması sırasında kusurlu davranmaları sonucunda zarar meydana geldiğini ve bu zararın sigortalıya tazmin edildiğini belirtmek suretiyle, kusur sorumlusu bulunan davalılara husumet yöneltmiştir. Dosya içerisinde sureti bulunan Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin aynı olayla ilgili 02.11.2010 tarihli kararında da belirtildiği ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davalılardan ..., bölgede bulunan belediyelere ait su ve kanalizasyon ile ilgili hizmetleri yürütme görevini üstlenmiş bulunduğundan, bu görevin ifası sırasında meydana gelen zararlardan ancak kusursuz olduğunun anlaşılması halinde sorumlu tutulamaz. Somut olayda, mücbir sebebin var olduğu kanıtlanamadığına göre, söz konusu derenin taşarak üçüncü kişilere zarar vermemesi için gerekli önlemleri alma durumunda bulunan anılan davalının, bu önlemleri hiç ya da gereği gibi almaması kendisi yönünden kusur teşkil edecektir. Zararlandırıcı olayın meydana gelmemesi için gerekli önlemlerin alınmasının yüksek maliyetli olması veya yağışın fazla olması kendisini sorumluluktan kurtarmaz. Dosya içerisinde bulunan, aynı olayla ilgili emsal raporlarda gerek davalı ...'nin gerekse de davalının müteahhidi olan diğer davalı firmanın ıslah çalışmalarının projelendirilmesindeki ve projenin uygulanmasındaki hatalarından dolayı sorumlu olduğu yolunda görüş bildirilmiş ve Yargıtay Yüksek 7. Dairesi de, davaya konu zararın dere ıslahı çalışmaları sırasında meydana geldiği dikkate alındığında, hasardan davalı ... ile diğer davalı müteahhit firmanın sorumlu tutulması gerektiği, derenin taşmaması için gerekli önlemleri almanın İSKİ'nin görevi kapsamında olduğu ve İSKİ'nin bu görevini yerine getirmediği, derenin ıslahının zamanında yapılmış olması halinde söz konusu hasarın meydana gelmeyeceği gerekçesiyle, her iki davalının olayda kusuru bulunduğunu içtihat etmiştir. Her ne kadar davaların, davacıları farklı ise de, aynı davada, davalı sıfatı bulunan iş bu dosyanın davalıları bakımından güçlü delil oluşturacağının kabulü gerekir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda menfez kesitlerinin yetersizliğine ve ıslah çalışmalarına ilişkin projenin hatalarına değinilmiş olmasına rağmen yazılı nedenlerle davalıların, zararlandırıcı olayda sorumluluklarının bulunmadığı yolundaki görüşleri, yukarıda yapılan tespitleri ortadan kaldırıcı mahiyette değildir. Bu itibarla, mahkemece, müteselsil tahsil talepli açılan bu davada, her iki davalının da kusurlu olduğu kabul edilerek neticesine göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.