Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7919 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6322 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/03/2015 tarih ve 2014/655-2015/326 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/04/2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan ... San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. ..., davalılardan ... San. ve Tic. Ltd. Şti, ... ve ... vekili Av. ... ile davacılar vekili Av. ... ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davalı kişilerin müvekkil ... San. ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde çalışmaktayken, anılan şirkete ait klişe ve grafik çizimlerini kopyalayıp işten ayrılarak, davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde çalışmaya başladıklarını, bu durumun teknik inceleme ve mahkeme kararıyla da tespit edildiğini, davalı kişilerin sulh ceza mahkemesince ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verildiğini, bu kişilerin kopyaladıkları 4427 adet klişe ve grafik çizimlerini, davacı firma bünyesinde çalışırken tanıdıkları alıcı firmalara, davalı firma bünyesinde çalışmaya başladıktan sonra da sıfır maliyet nedeniyle daha ucuz fiyatla pazarlamaya devam ettiklerini, davacı firmanın bu haksız rekabet sonucunda alıcılara hiç iş yapmaması nedeniyle bu eylemden önce 50'den fazla kişi çalıştıran bir firma iken, bu eylem sonrası hızla pazarını kaybederek personel giderlerini karşılayamaz hale gelip sırf bu haksız rekabet nedeniyle iflas etmiş olduğunu, ... ve ... şubelerini kapatmak zorunda kaldığını, bankalardaki itibarının ve piyasadaki ticari hayatının sona ermesine sebep olduğunu ileri sürerek, davalıların haksız rekabetinin men'ine, uğradığı zarar, yoksun kaldığı kar nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ve piyasadaki itibar kaybı ve iflasına sebep olunması nedeniyle 99.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş 09/07/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini yükseltmiştir.Davalılar ..., ... ve ..., haksız rekabet koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.Davalı şirket vekili, haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, iddiaların soyut olduğunu savunarak, davanın husumet, zamanaşımı, yetki ve esas yönünden reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalıların yetki itirazının yerinde görülmediği, ceza zamanaşımı nedeniyle zamanaşımı savunmasına itibar edilmediği, davalıların eyleminin haksız rekabet oluşturduğu, davacının maddi zararın miktarının tam olarak anlaşılmadığı, zarar kapsamının belirlenmesi bakımından davalının davacı ile aynı faaliyet sahasında öncesinden beri çalışıyor olmasına nazaran hakkaniyet indirimi yapılmasının gerektiği, bu oranın takdiren % 35 olarak belirlendiği, manevi tazminat istemi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava, davalıların haksız rekabeti nedeniyle men, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 297'nci maddesi uyarınca (HUMK'nun 388'inci maddesi) kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunun anılan Yasa'nın 297-298'inci maddelerinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde HMK’nın 298'inci maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur.Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141'inci maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.Somut olayda, yargılama sonunda tefhim edilen kısa kararda, ... dava dilekçesinde talep edilen 1.000 TL'lik kısmın bila faiz, 152.737,90 TL'lik kısmın ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verildiği halde, bu kez gerekçeli kararın hüküm bölümünde ise, ... 152.737,90 TL maddi tazminatın 1.000 TL'sinin bila faiz bakiyesinin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline hükmedilmek suretiyle, tazminat miktarı, faizin başlangıç tarihi ve türüne ilişkin farklı ve çelişkili hüküm tesis edilmiştir.Bu itibarla, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, mahkemece, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer, mümeyyiz taraf vekillerinin ise tüm temyiz itirazlarının incelemesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer, mümeyyiz taraf vekillerinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin mümeyyiz davalılardan alınıp davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.