MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.11.2014 tarih ve 2014/720-2014/324 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.01.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkillinin .....'deki %15 hissesini 15.10.2006 tarihli protokol ile devraldığını, karşılığında borcunu 21 taksitte ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ancak ödemediği taksitler nedeniyle hakkında yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazının iptalini ve %40 inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının şirketteki ortaklığının halen devam ettiğini, şirket ile resmi bir bağlantısının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı .... arasında yapılan hisse devri sözleşmesine göre dava dışı ....'nin hissesini davacıya devri konusunda anlaştığı, ancak getirilen Ticaret Sicil kaydında dava dışı ... şirketinin ortakları arasında davacının yer almadığı, dava dışı ...., ... ve ....'nun ortak bulunduğu, davalı ...'nin de dava dışı şirkette ortaklığının bulunmadığı, davacının devredecek bir hisseye sahip bulunmadığı, devir sözleşmesinin de ... ile yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, ortaklık devir sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin, devrin iptal edilmesi nedeniyle istirdadı istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 15/10/2006 tarihli protokol nedeniyle borç altına girdiği bedeli ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise şirket hissedarı olmadığını ve bu davanın kendisine yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece verilen ilk kararda, imzasına itiraz edilmeyen 15/10/2006 tarihli borç ödeme planına göre davalının davacıya borçlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, bozma ilamının gereği olarak ticaret sicil müdürlüğüne yazı yazılmış, verilen cevapta şirket kurucu ortakları arasında ...'ın yer almadığı, şirketin 24/09/2013 tarihinde resen terkin edildiği, resen terkinden önceki son ortaklarının da ...., ...... olduğu bildirilmiştir. Bu aşamada davacı vekili, müvekkili ...'ın TTK'nın 520. maddesi uyarınca hiçbir zaman usulüne uygun olarak hissedar olmadığını, müvekkilinden hisse devri nedeniyle para alındığını, ancak gerekli usuli işlemlerin yapılmaması nedeniyle ortak olamadığını, bundan sonra verdiği parayı geri almak istediğini, bu paranın geri ödenmesi kapsamında 15/12/2006 tarihli ödeme planının imzalandığını, müvekkilinin malik olmadığı hisseleri bir başkasına zaten devredemeyeceğini, yargılamanın bu şekilde görülmesi gerektiğini ileri sürmüş, bu hukuki niteleme değişikliğine karşı davalı vekilince açıkça karşı çıkılmamıştır.Bu bağlamda, davacı ... tarafından 09/08/2006 tarihli noter senedi ile ortak ....'den devir alınan, ancak bundan sonraki iş ve işlemler yapılmadığından şirket kayıtlarına geçmeyen bu devir işlemi sonucu davacının şirket hissedarı olamadığı anlaşıldığına göre, davacı ... ile dava dışı ortak .... arasında yapılan hisse devir sözleşmesinin tasfiyesi amacıyla davalı ile düzenlendiği anlaşılan dava konusu ödeme planına göre davacının davalıdan talepte bulunabileceği hususu gözetilmeksizin hüküm kurulması doğru bulunmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.