Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7750 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 998 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 tarih ve 2014/865-2015/311 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ...Ş. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/10/2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... Sigorta A.Ş. vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin kiraladığı kompresörün ...nin Sigorta Poliçesi ile sigortaladığını, ayrıca diğer davalı ... Sigorta A.Ş. tarafından da İnşaat ...Sigorta poliçesi ile ... Boru Hatları Nakil ve İnşaatları kapsamında sigortaladığını, kompresörün 06/05/2011 tarihinde ... beldesinde inşa edilmekte olan ... Hattı tesislerinde boru hattının bir noktasından başka bir noktasına götürülmek üzere nakledilirken şarampole yuvarlanarak pert total olarak hasar ve kırıma uğradığını, davalı ... tarafından hasarın teminat dışı olduğu gerekçesi ile ... Sigorta A.Ş. tarafından kazanın inşaat sahası dışında meydana geldiği gerekçesi ile tazminat talebinin red edildiğini, her iki davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, talep sonucunu 216.922,00TL'ye çıkarmıştır.Davalılar vekilleri, hasarın teminat kapsamı dışında olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kiraladığı kompresörün 16/05/2011 tarihinde kamyonla boru hatttının bir noktasından diğer noktasına nakli sırasında kamyonun şarampole yuvarlanması sonucunda hasara uğradığı ve kompresörün pert total işlemine tabi tutulduğu, hasarın inşaat all risk sigorta poliçesi kapsamında olduğu, bu nedenle sigorta poliçesi gereğince davalı ... Sigorta A.Ş'nin zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu zarar miktarının 216.922,00 TL olduğu, davalı ...'nın sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı ise de yanılgı değerlendirme ile gerçek zarar üzerinden karar verilmiş olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirmemek için gerekçeli kararda değişiklik yapılmadığı, hasarın ...tarafından düzenlenmiş elektronik cihaz sigorta poliçesi teminat kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ... Sigorta A.Ş. yönünden kabulü ile 216.922 TL tazminatın 10.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı ...Ş. yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir. 1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382. ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.Somut olayda, mahkeme kararının gerekçesinde davalı ... şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olduğu belirtilmesine rağmen, mahkemece bu limit dikkate alınmaksızın gerçek zarar üzerinden hüküm kurulmuş, böylelikle mahkemece hüküm fıkrası ile gerekçe arasında çelişkiye düşülmüştür. Bu çelişki gerekçeli kararda da aynen ifade edilmiştir. Bu durumda hüküm fıkrası ile karar gerekçesinin çelişkili olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.