MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2015 tarih ve 2012/463-2015/136 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/10/2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, tarafların ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi ortağı iken imzalamış oldukları 26/11/2009 tarihli protokol ve 25/12/2009 tarihli sözleşme sonucunda ortaklıklarını feshettiklerini, tarafların ortak olarak sahip oldukları arsanın davalı tarafından ...'ye satıldığını ancak sözleşmenin yapıldığı tarihte bedelin henüz tahsil edilmediğini, daha sonra ... tarafından arsa bedelinin tamamının davalıya ödendiğini, davalının müvekkilinin hissesine düşen 62.500,00 TL'yi ödemediğini ileri sürerek, bu miktarın 18/07/2011 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkiline ödenen 125.000,00 TL'nin müvekkilinin elden verdiği borca ait bir ödeme olduğunu, arsa satışıyla bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ortaklığın 26/11/2009 ve 25/12/2009 tarihli sözleşmelerle sona erdirildiği, 25/12/2009 tarihli sözleşmede davalının dava dışı ..'ye ( ..Ltd. Şti.) sattığı belirlenen taşınmazın kurada davacıya tekabül etmesi halinde satış bedelinin tamamının davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının çektiği ihtarnameye rağmen tarafların kura için bir araya gelmedikleri, taşınmaz bedelinin 18/07/2011 tarihinde 125.000,00 TL olarak davalıya ödendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 62.500,00 TL'nin dava tarihi olan 27/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava limited şirket hisse devir sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesine göre tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticarideğerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık da mutlak ticari işlerden olan ve TTK'da düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.