Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 774 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6709 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/09/2012NUMARASI : 2011/170-2012/451Taraflar arasında görülen davada Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.09.2012 tarih ve 2011/170-2012/451 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 09.08.2004 tarihli Sözleşme Yapma ve Prim Tahsiline Yetkili Acentelik Sözleşmesi’nin, davalı acentenin sözleşmedeki yükümlülük ve taahhütlerine aykırı işlem ve eylemleri ile tahsil ettiği primleri yatırmaması nedeniyle 19.03.2010 tarihinde feshedildiğini, davalıya gönderilen ihtarname ile 05.05.2010 tarihi itibariyle vadesi gelmiş 14.921,81 TL borcunun bulunduğu ödenmemesi halinde sözleşmenin başlangıcında kendisine ait taşınmaz üzerinde müvekkili lehine tesis edilen teminat ipoteğinin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin yapılacağının ihtar edildiğini ancak davalı tarafça anılan borcun ödenmediği gibi hakkında başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur. Davalı vekili, müvekkilinin başka bir sigorta şirketinin acenteliğini de alması nedeniyle acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, davacının bu tutumunun hakkaniyete aykırı olup müvekkili aleyhine, kendi lehine haksız rekabet oluşturduğunu, fesih sırasında yasada ve sözleşmede öngörülen üç aylık süreye uyulmadığını, takip konusu alacağın hangi poliçelerden kaynaklandığının belirtilmediğini savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davasında ise müvekkilinin davacı tarafa borcunun bulunmadığını, aksine müvekkiline portföy tazminatının ödenmemesi, fesih sonrası iptal edilen poliçelerden dolayı iade primlerinin müvekkilinin hesabına yansıtılmaması, kasko poliçelerinden dolayı sözleşmede kararlaştırılan oranın altında komisyonun ödenmesi ve feshe ilişkin noter masrafının müvekkilinin hesabına borç olarak yazılması nedeniyle müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL alacağın davacıdan tahsilini talep etmiştir.Birleşen davada davacı vekili, dava konusu acentelik sözleşmesinin feshi ve itirazın iptali davası sonrası müvekkilinin davalıdan 2.893,43 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, 2.893.43 TL alacağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporuna göre, sözleşmenin 2. maddesi hükmü ile acentenin doğrudan veya dolaylı olarak başka sigorta şirketlerinin acenteliğini alamayacağı ve başka sigorta şirketlerinin acentelerine tali acente de olamayacağı, bu hükme aykırılık halinde sözleşmenin tek taraflı olarak feshedileceği ve fesih sonrasında sigorta şirketinden herhangi bir hak ve tazminat talep edilmeyeceğinin kararlaştırıldığı, yine aynı sözleşmenin 13. maddesi ile uyuşmazlık halinde davacı şirketin kanuni defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının geçerli olacağının kararlaştırıldığı, davacı tarafça sözleşmenin 2. maddesine aykırılık nedeniyle ve haklı nedenle sözleşmenin feshedildiği ve davacı şirketin toplam 17.815,24 TL alacağının bulunduğu, davalı acentenin kendi kusuru sebebiyle sözleşmenin feshine neden olması sebebiyle tazminat hakkının düştüğü gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, Malatya 6. İcra Müdürlüğü'nün 2010/4064 Esas sayılı icra takibine davalının vaki itirazının iptali ile 14.921,81 TL asıl alacak, 156,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.078,80 TL üzerinden icra takibinin devamına; karşılık davanın reddine; birleşen davanın kabulü ile 2.893,43 TL'nin, davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı- karşı davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı- karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Ancak, davalı tarafca mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna gerekçeleri de belirtilmek suretiyle, hesap bakımından da özel bilgiyi gerektiren ciddi itirazlarda bulunulmuştur. Bu itibarla, mahkemece, anılan itirazları karşılayacak şekilde bilirkişilerden ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı- karşı davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.