Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7697 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6480 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/03/2016 tarih ve 2015/631-2016/162 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkili şirketin ilaç sektöründe bilinen, tanınan ve köklü bir şirket olduğunu ve “...” ibaresini ticaret unvanında uzun yıllardır aralıksız ve kesintisiz bir şekilde kullandığını, ayrıca müvekkiline ait “...” ibareli ... nezdinde tescilli markanın bulunduğunu, davalı şirketin ticaret unvanının “... İlaç San. ve Tic. Ltd Şti.” olduğunu, her iki şirketin de aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı olarak bu unvanı tescil ettirdiğini ileri sürerek her türlü maddi ve manevi hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin ticaret unvanının ticaret sicilinden silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; tarafların ticaret unvanlarının farklı olduğunu, davacının uzun süre sessiz kalması sebebiyle ticaret unvanından kaynaklanan haklarını müvekkiline karşı yitirdiğini savunarak davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın marka hakkına dayalı olarak açıldığı, bu davaya bakmakla görevli mahkemenin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştirDava, 6102 sayılı TTK’nın 52. maddesine dayalı ticaret unvanının ayırtedici çekirdek unsuru olan ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanından terkini talebine ilişkindir. Davacı tarafından aynı ibarenin adına marka olarak tescil olunduğu hususu da dava dilekçesinde belirtilmiş ise de 556 sayılı KHK’nın 61. vd. maddelerine dayalı bir talep mevcut olmadığı ve uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulama yeri de bulunmadığı halde, mahkemece, davanın marka hakkına dayalı olarak açıldığından bahisle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.