MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 10/10/2012NUMARASI : 2011/524-2012/520Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/10/2012 tarih ve 2011/524-2012/520 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.04.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. M.. A.. ile davalı vekili Av. C. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı B. Kurumsal Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında 12.12.2003 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesine bağlı olarak “taahhütname ve cari hesap sözleşmesi” imzalandığını, “taahhütname ve cari hesap sözleşmesi”nde davalının “taahhüt eden sıfatı” ile imzası bulunduğunu, “taahhütname ve cari hesap sözleşmesi”nin 11. ve 12. maddelerine göre davalının acente ile birlikte müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmayı kabul ettiğini, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan borç bakiyesinin ödenmemesi üzerine dava dışı şirkete ihtar gönderilip 25.05.2007 tarihinde acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, dava dışı şirket aleyhine başlatılan icra takibinin sonuçsuz kalması üzerine 159.973,89 TL’nin tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile itirazının iptaline, takibin devamına,%40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; BK’nın 484. maddesine göre kefilin sorumlu tutulabilmesi için sözleşmenin yazılı olması ve kefalet miktarının açıkça belirtilmiş bulunması gerektiğini, dava konusu taahhütnamede miktar ve kefilin sorumlu olacağı süre gösterilmediğinden geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı B. Kurumsal Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında imzalanan taahhütname ve cari hesap sözleşmesini davalı D.. K.. ve dava dışı Ş. K.’nin taahhüt eden sıfatıyla imzaladığı, bu sözleşmenin 11. maddesinde "acente tarafından tanzim edilerek ya da ciro etmek suretiyle verilen senet ve çeklerin dolaylı ya da dolaysız tahsili sonrası doğan cari hesap açığı ve ciranta teminatı olarak ayrıca A. O. ile acente arasında akdedilen acentelik sözleşmesi hükümlerine acentenin riayet etmemesi sonucu tahakkuk edecek tazminat, yasal faiz, zarar ve hasarlardan, başka bir hükme gerek kalmaksızın acente ile birlikte iş bu mukavele altında imzaları bulunan gerçek veya tüzel kişiler müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmayı kabul ve taahhüt ederler" hükmüne yer verildiği, buna göre davalının acentenin sözleşme hükümlerine riayet etmemesi sebebiyle doğacak zararları ve doğacak cari hesap açığını karşılamayı müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile taahhüt ettiği, 818 sayılı BK 484. maddesine göre kefalet akdinde kefalet miktarının gösterilmesi gerektiği, 485. maddesi ise "Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder. Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete raptolunabilir. Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur." hükmü getirildiğinden ilerde doğacak borç bakiyesinin teminatı için kefalet verilmesinin de mümkün olduğu, davalının imzası bulunan taahhütname ve cari hesap sözleşmesindeki kefaletin de bu maddeye göre düzenlendiği, davalının kefalet miktarı belirtilmediğinden sözleşmenin geçerli olmadığı itirazının bu sebeple yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacı ile dava dışı B. Kurumsal Sigorta Aracılık Hiz. Ltd. Şti. arasında imzalanan acentelik sözleşmesi uyarınca doğan borçların acente tarafından ödenmemesi üzerine acentelik sözleşmesinin eki niteliğinde davalının da taahhüt eden sıfatıyla imzaladığı "taahhütname ve cari hesap sözleşmesi”ne dayalı olarak 159.973,89TL’nin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, BK’nın 485. maddesi hükmü uyarınca ilerde doğacak borç bakiyesinin teminatı için kefalet verilmesinin de mümkün olduğu, davalının imzası bulunan taahhütname ve cari hesap sözleşmesindeki kefaletin de bu maddeye göre düzenlendiği, davalının kefalet miktarı belirtilmediğinden sözleşmenin geçerli olmadığı yönündeki itirazının bu sebeple yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 484. maddesine göre; kefaletin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın gösterilmesine bağlıdır. BK’nın 485. maddesinde ise “Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder. Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete raptolunabilir” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre kefaletin sıhhati bakımından, muteber bir asıl borcun mevcudiyeti şarttır. Asıl borç mevcut olmadığı takdirde kefaletin meydana gelmesi veya devam etmesi mümkün değildir. Muteber bir borcun varlığı halinde BK’nun 485’de belirtildiği gibi müstakbel bir borç için kefil olmak da mümkündür. BK’nun 485. maddesindeki kefalet için her halukarda BK’nın 484. maddesindeki geçerlik şartlarının bulunması gerekmektedir. Bu itibarla dava konusu acentelik sözleşmesinde geçerli bir kefalet hükmü bulunmadığı gibi acentelik sözleşmesine bağlı olarak imzalanan "taahhütname ve cari hesap sözleşmesi”nin 11. ve 12. maddesi de BK’nın 484. maddesindeki emredici nitelikteki geçerlik koşullarını kapsamadığından davalının dava konusu borçtan sorumlu tutulması mümkün değildir. Mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.