MAHKEMESİ : İSTANBUL 31. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 27/12/2011NUMARASI : 2011/316-2011/157Taraflar arasında görülen davada İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/12/2011 tarih ve 2011/316-2011/157 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.01.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. O.. F.. ile davalılar vekili Av. N. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile birlikte davalı E.. Y.. ile diğer hissedarlar E. ve O. Y.’in davalı şirket ortakları olduklarını, müvekkili ile birlikte adı geçen hissedarların kendi gruplarına isabet eden % 30.647 hisselerini temlik alan sıfatıyla İlhami Yüksel’e devir ve temliki hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin davalı E.. Y..'i hisselerini satış konusunda tam yetkili kıldığını, E.. Y..’ın vekaletname ile devir ve temlik edilen payların karşılığını tamamen ve noksansız almasına karşın, müvekkili payı karşılığı olan bedeli ödemediğini, davalıya keşide edilen ihtarnameye verilen cevapta 07.02.2001 tarihli protokol ve hesap mutabakatı ile müvekkilinin hiçbir alacağının kalmadığının belirtildiğini, anılan protokolün müvekkili imzasına havi kağıt üzerine doldurulmuş olup, gerçeği yansıtmadığını, alacaklarının tahsili amacıyla girişilen takibe de davalılar tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, takibe yapılan itirazın 301.000 USD karşılığı olan 508.690,00 TL ve buna isabet eden 48.645 USD zarar karşılığı 82.210,00 TL’nin olmak üzere toplam 590.900,00 TL için iptali ile takibin devamına % 40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacının imzasını taşıyan 07.02.2001 tarihli protokol başlıklı belge ile paranın davacıya ödendiğinin sabit olduğunu belirterek, davanın reddi ile birlikte % 40 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda hisse devirleri bakımından protokol bulunduğu, davacının hisselerinin, davalı tarafından devrinin yapıldığı, devir bedelini ödediğini savunduğu, 07.02.2001 tarihli protokole dayandığı, davacının bu protokolü kabul etmediği, aslının davalı tarafından sunulmadığı gibi sunulamama gerekçesinin açıklanmadığı, davacıda olduğunun da kanıtlanmadığı, davalının 17.02.2002 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, alacağın ödenmediği, likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takibine yaptığı itirazın 514.614.33 TL üzerinden iptaline, 507.248.81 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanmasına, 205.845.73 TL inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, hisse devir bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı taraf, kendisinin, davalı gerçek kişi ve dava dışı kişilerin dava dışı şirkette bulunan hisselerinin yine dava dışı kişiye devri konusunda 12.12.1997 tarihli protokol düzenlendiğini, anılan protokol kapsamında devrin sağlandığını, vekil olarak hareket eden davalı gerçek kişinin, kendi hissesine isabet eden devir bedelini ödemediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, hüküm altına alınan devir bedelinden davalı şirketin de sorumluluğuna karar verilmiştir. Ancak, davalı şirket davacının dayandığı protokolde taraf değildir. Karar gerekçesinde de davacıya ödenmesi gereken hisse devir bedelinden sorumlu tutulma nedenleri bakımından bir değerlendirme yapılmamıştır.Bu durum karşısında, hiçbir gerekçe gösterilmeden davalı şirket hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.3-Ayrıca, davalılar vekili devir bedelinin ödendiğine dair 07.02.2001 tarihli belgeye dayanmış ise de anılan belgenin aslını ibraz edememiş, ibraz edememe nedenlerini de kanıtlayamamıştır. Hisse devrinin tamamlandığı sabit olduğuna göre, davalı taraf devir bedelini davacıya ödediğini kanıtlamak durumundadır. Davalılar vekili cevabında 'sair deliller' demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. Bu durum karşısında, devir bedelinin davacıya ödendiğini savunmasını kanıtlamakla yükümlü olan davalı tarafın yemin deliline de dayandığı dikkate alınıp, karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması da yanlış olmuş, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.