MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/10/2011 tarih ve 2007/4-2011/203 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline ait iş yerinin davalıya sigortalı olduğunu, 20.03.2005 tarihinde yangın sonucu hasar oluştuğunu, hasarın aynı gün davalıya bildirildiğini, 01.04.2005 tarihinde de 1.834.719 TL’nin davalıdan talep edildiğini, davalının ödemede bulunmaması üzerine dava açıldığını, mahkemece hasar miktarının davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu yerin aynı zamanda bankadan çekilen kredi nedeniyle rehinli olduğunu, müvekkilinin yangın nedeniyle kredi borcunu ödeyemediğini, bankanın haklarında % 90 temerrüt faizi işlettiğini, fabrikanın ucuz fiyata icrada satıldığını, davalının, bankanın rehin alacaklısı olduğunu bildiği halde hasar bedelini ödemeyerek müvekkilini temerrüt faizi ödemek zorunda bıraktığını, faizle karşılanması mümkün olmayan munzam zarara neden olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya hasar sonrası 367.888 TL ödeme teklifinde bulunduklarını, bu tekliflerini geri çevirdiğini, zarar miktarının tahsili için dava açıldığını icra dosyasına ödemede bulunduklarını, munzam zarar şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, rehin alacaklısı bankanın davalı ... şirketinden hasar bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiği, tazminatın öncelikle dain mürtehin hakkı sahibine ödeneceği, varsa munzam zarar alacağını dava dışı bankanın isteyebileceği, alacağın yargılamayı gerektirdiği, davalının olayda kusuru bulunmadığı, kendisinden munzam zarar talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan munzam zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulanan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 105. maddesi “ Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.” hükmünü haiz olup, munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır. (Dairemizin 2001/5381 E-2001/8432 K. sayılı kararı) BK. 105.maddesinde düzenlenen munzam zarar, borçlunun mütemerrit olması durumunda, alacaklının, temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan zararıdır ve faizden ayrı talep edilebilir.Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf, davalıya sigortalı işyerinde 19.03.2005 tarihinde meydana gelen yangın nedeniyle hasar oluştuğunu, davalıdan 1.834.719 TL talep ettiklerini, davalının ödemede bulunmadığını, işyerinin aynı zamanda kredi kullandıkları dava dışı bankaya dain mürtehinli olduğunu, kredileri ödeyememeleri nedeniyle temerrüte düştüklerini, bankanın % 90 temerrüt faizi yürüttüğünü, davalı ... şirketinin bankanın dain mürtehin hakkı sahibi olduğunu bildiği halde ödemede bulunmayarak yüksek temerrüt faizi ödemesine neden olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise davacıya 367.888 TL hasar bedeli teklif ettiklerini, kabul etmeyerek dava açtığını, dain mürtehin sahibi bankanın da ödemenin kendisine yapılmasını talep ettiğini, alacağın yargılamayı gerektirdiğini, diğer dosyada hükmedilen miktarın icra dosyasına ödendiğini savunmuştur. ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/210 esas sayılı dosyasında, davacı taraf, davalıdan hasar bedelinin tahsilini talep etmiş, dava dışı bankada davaya müdahil olarak katılmış olup, mahkemece asıl davada 29.03.2006, birleşen davada ise 21.04.2005 tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm Dairemizce onanarak kesinleşmiş olup, artık anılan tarihler itibariyle davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece bilirkişilerden ek rapor veya gerektiğinde yeni bir heyetten rapor alınarak, davalı ... şirketi dava dışı dain mürtehin hakkı sahibi bankaya yukarıda açıklanan tarihler itibariyle hasar bedelini ödemiş olsaydı, davacının kredi borcundan dolayı bankaya daha az faiz ödeyip ödemeyeceği belirlenerek, eğer yapılan tespit sonucu böyle bir durumun varlığı halinde, bu miktar kadar davacının munzam zarara uğradığı kabul edilip, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2013tarihinde oybirliğiyle karar verildi.