MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/07/2012NUMARASI : 2012/38-2012/167Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/07/2012 tarih ve 2012/38-2012/167 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15.04.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. P.Y.ile davalı vekili Av. E. D. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin A./İ. adresinde bulunan dairesini yer kayma riski de dahil olmak üzere davalı sigorta şirketi nezdinde 29.03.2005 tarihinde sigortalattığını, konutun bulunduğu bölgenin 28.06.2005 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla "Afete Maruz Bölge" ilan edildiğini ve evin boşattırıldığını, rizikonun gerçekleşmesine rağmen sigorta şirketinin ödeme yapmamasının haksız olduğunu ileri sürerek, şimdilik 38.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sigortalı dairenin bulunduğu sokakta riskin başlamış olması nedeniyle hasarın poliçe kapsamı dışında kaldığını, rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan sigorta sözleşmelerinin geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemize ait 21.10.2011 tarihli ilama dayanılarak, davacıların murisi adına kayıtlı taşınmazın 29/03/2005 tarihli yangın sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, teminatın yer kaymasını da kapsadığı, özellikle dava konusu taşınmazın bulunduğu Bayırlı Sokak sakinleri adına verilen dilekçeden ve aynı mahiyetteki İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/448 E. sayılı dosyasında davalı yanca sunulan gazete haberlerinden, heyelanın bölge sakinlerince bilindiğinin anlaşıldığı, Bakanlar Kurulu'nca karar alınmasının bir zaman gerektirdiği, kamunun bildiği hususları davacıların bilmediğini kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, bu durumda poliçe tanzimi sırasında sigortalı tarafından rizikonun gerçekleştiğinin gizlendiğinin kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, konut sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacıların murisine ait konut 29.03.2005 başlangıç tarihli poliçe ile yer kayması riski de dahil olmak üzere davalı nezdinde sigorta örtüsü altına alınmıştır. Dava konusu konutun da içinde bulunduğu bölgenin Bakanlar Kurulu’nun 28.06.2005 tarihli kararı ile “Afete Maruz Bölge” ilan edilerek taşınmazlardan tahliye kararı verilmesi üzerine tazminat talebinde bulunulmuş ise de davalı taraf davacıların murisinin gerçekleşmiş olan yer kayması riskini bilerek sigorta yaptırdığı, bu nedenle sigorta sözleşmesinin TTK.'nın 1279'uncu maddesi uyarınca hükümsüz olduğunu ileri sürerek ödeme yapmamıştır. Mahkemece, daha önce davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 31.10.2011 tarihli kararı ile “mahkemenin davanın ret gerekçesinin aksine, poliçenin tanzim tarihinin 29.03.2005 olmasına karşın “afete maruz bölge” ilanının Bakanlar Kurulu'nun 28.06.2005 tarihli kararı ile yapıldığı, bu itibarla rizikonun gerçekleştiğinin poliçe tanzimi esnasında sigortalı tarafından bilinerek gizlendiğine ilişkin delillerin açıklanıp tartışılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda, bu kez yukarıdaki özet kısmında yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dava konusu konutunun bulunduğu bölge ile ilgili olarak gazete haberlerinin çıkması, o bölgenin afet bölgesi sınırları içinde kaldığını ve bu hususu davacıların murisinin bildiğini göstermez. Anılan bölgenin afete maruz bölge olduğunun vatandaşlarca öğrenilmesi ancak Bakanlar Kurulu kararının ilanı ile mümkündür. Bu durum karşısında mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yukarıda açıklanan şekilde incelenip değerlendirilmesi gerekirken, gazete haberleri ile ilgili değerlendirmeye dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.