MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2014NUMARASI : 2011/118-2014/204Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.09.2014 tarih ve 2011/118-2014/204 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillerinin “K.” markasını davalıdan çok önce tescil ettirdiği gibi, markayı uzun zamandır fiilen ve aralıksız kullandıklarını ve davalı markasının tescilli olduğu 12. sınıf mal ve emtialarda üretim yaptıklarını, müvekkillerine ait 1979/065570, 2008/32303 ve 2008/32304 no'lu markalar ile davalıya ait 2009/19129 no'lu “K.” ve 2009/09811 no'lu “ O. K.” markaları benzer olduğu gibi, aynı sınıf mal ve emtia için tescil edildiğinden iltibas tehlikesi söz konusu olup, davalı markalarının müvekkilinin markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalının 2009/19129 no'lu “K.” ve 2009/09811 no'lu “O.K.” markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, 2009/09811 no'lu markanın tamamen terkin edilmemesi halinde “K.” ibaresinin markadan çıkartılmasını, haksız rekabetin tespiti ile durdurulmasını ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın markasını kullanmadığını, kötüniyet iddiasının yerinde olmadığını, davacı taraf civata, somun ve bijon piyasasında faaliyet gösterdiğinden müvekkili ile faaliyet alanlarının farklı olduğunu, taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı gibi, müvekkilinin haksız rekabetinin de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait 2009/19129 no'lu “K.” markası ile davacıya ait 2008 32303 no'lu “K.+K+şekil” ibareli marka arasında oluşan düşük düzeyde benzerlik, malların aynılığı ve aynı tüketici kitlesine hitap etmeleri nedeniyle çağrıştırma ve bağlantı kurma suretiyle tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açtığı, davacı tarafça haksız rekabet iddiasında bulunulmuş ise de, davalı tarafça tescilli markalarının, tescil edildiği şekliyle ve tescil edildiği sınıfta kullanıldığı, bu nedenle terkin edilinceye kadar tescilli bir markanın kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli 2009/19129 no'lu "K." ibareli markanın 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi gereğince tescilli olduğu 12. sınıf bakımından hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, davalı adına tescilli 2009/19811 no'lu markanın hükümsüzlüğü, davacı tarafın haksız rekabete ilişkin talepleri ile sair istemlerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Mahkemece davacının 2008/32303 no'lu markası ile davalının 2009/19129 sayılı markası arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle dava konusu ''K.'' ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, uyuşmazlığa konu her iki marka da 12. sınıfta tescilli olup, marka kapsamında bulunan 12. sınıf emtianın ortalama alıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştukları göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu işaretlerden davacı markasının ''K+K.+Şekil'' ibaresinden, hükümsüzlüğü istenilen davalı markasının ise ''K.'' kelimesinden oluşması nedeniyle esasen iltibas tehlikesine yol açmayacağı düşünülmeksizin hükümsüzlük kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.