Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7509 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8863 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı olan ve asıl davanın kısmen, karşı davanın ise tümüyle kabulüne dair hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmiş olup dava dosyası yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş ise de, mümeyyiz taraf vekillerinin 16/08/2016 havale tarihli dilekçeleri ile asıl ve karşı davadan feragat ettiklerini bildirmeleri üzerine yerel mahkemece verilen 07.09.2016 tarihli ek karar ile asıl ve karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek keyfiyetin 09.09.2016 tarihli yazı ile Dairemize bildirilerek dosyanın incelenmeksizin iadesinin istendiği gözlenmiş olmakla dosya re’sen ele alınıp incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. 1- Yargıtay İBK’nun 11.04.1940 gün ve 70 sayılı kararının gerekçesi ve aynı gerekçeye dayalı olarak verilen HGK’nun 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararında vurgulandığı üzere, mahkemeler kanunda gösterilen istisnalar dışında kendi hükümlerini kendileri kaldıramazlar ve/veya önceki hükmü ortadan kaldıran mahiyette bir karar veremezler. İlk derece mahkemelerinin kararlarını bozup kaldırma yetkisi, Yargıtay Kanunu’nun 1. maddesi ile HMK'nın geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmaya devam olunan HUMK’nun 428. maddesi uyarınca münhasıran Yargıtay'a aittir. Yerel mahkeme duruşmaya son verip karar vermekle davadan elini çekmiştir. Artık mahkemece, karardan sonraki dönemde, dava tekrar ele alınıp esasa etkili karar verilemez. Mahkemece belirtilen doğrultuda inceleme yapılıp karar verilmesine olanak veren bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Buna cevaz veren bir mevzuat hükmü görünümündeki HMK Yönetmeliği’nin 57. maddesi, ancak yasayla düzenlenebilecek bir hususa ilişkin olduğu gibi yasal dayanağı da bulunmadığından bu gibi hallerde uygulanabilecek bir hüküm niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, Yargıtayca verilecek bozma ilamından sonra dosyanın ele alınıp feragat sebebiyle gerekli kararın verilmesi mümkündür. Yerleşmiş Yargıtay uygulaması bu yöndedir. Bütün bu açıklamalar ışığında, mahkemece yukarda tarih ve numarası verilen karar ile asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilip davadan el çekildikten sonra taraf vekillerince verilen dilekçelere istinaden ek karar ile asıl ve karşı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması yerinde olmamış, mahkemece verilen ek kararın bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Taraf vekillerinin temyiz karar henüz kesinleşmeden önce iki ayrı dilekçe ile davadan feragate ilişkin beyanlarının, HMK’nun 74 ve 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olması halinde asıl ve karşı davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 07.09.2016 tarihli ek kararının bozularak KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 19.01.2016 tarihli kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.