Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7492 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7873 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ : TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Tüketici Mahkemesi’nce verilen17/09/2015 tarih ve 2014/2248-2015/1480 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin 25/11/1999 tarihinde ... ... Şubesi'nde açtırdıkları hesaba 16.000.000.000,00 TL yatırdıklarını, aynı tarihte banka çalışanlarının kötü niyetli yönlendirmeleri nedeniyle hesaptaki paranın off shore hesabına aktarıldığı, ...'ın 21/12/1999 tarihinde ...'ye devredilmesi nedeni ile davacıların yatırdıkları paraları alamadıklarını, banka yöneticileri hakkında off-shore hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğunu, borcun ... tarafından üstlenildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 16.000.000.000,00 TL'nin günümüz koşullarına uyarlanarak dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının davasını T.T.K hükümlerine göre asliye ticaret mahkemesinde açmak zorunda olduğunu, açılan davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, davacının ...'den herhangi bir alacağının bulunmadığını, ... ile ... farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için davacıya husumet yöneltilmeyeceğini, alacağın zaman aşımına uğradığını ve hak düşürücü sürenin geçirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliler ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacılar tarafından ... ... Şubesi'nde açılan off shore hesabına yatırılan paranın davalıdan istenip istenemeyeceği noktasında toplanmakta olup, anılan 6502 sayılı Yasa kapsamında tüketici işleminden söz etmenin mümkün bulunmadığı, davaya genel mahkemede bakılması gerektiği gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa'nın 3/k bendinde "Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi" tüketici, 3/ı bendinde ise "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa'nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa'nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Somut olayda; davanın açıldığı 29.12.2014 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.