Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7488 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18332 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : RİZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/04/2013NUMARASI : 2011/684-2013/290Taraflar arasında görülen davada Rize 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2013 tarih ve 2011/684-2013/290 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve birleşen davada davalılar A.. H.. ve H.. G.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, davalıların davalı şirketin oratğı olduklarını, davalı şirkete kayyım olarak atanan S.. S..'ın şirket çalışanı olduğundan kayyım olarak atnamasının TMK'nın 418. maddesine aykırı olduğu gibi kayyımın şirketi zor duruma soktuğunu ve birden çok muvazaalı işlemler gerçekleştirdiğini kayyımın davalılardan aldığı talimatla hareket ederek şirkete ait eğitim merkezini demirbaşları ve öğrenciler ile üçüncü şahıslara devir ettiğini, kayyımın şirket için hayati önem taşıyan kararları tek başına aldığını, kayyımın yaptığı tüm işlemlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek birleşen davada kayyımın azlini, asıl davada ise yeni kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, bir süredir şirket ortakları arasında ihtilaf bulunduğunu, davacı ile davalılardan Adem'in müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili olduklarını, davacının ihtilaf çıktıktan sonra şirketin işlerini yürütmediğini, gerekli belgelere imza atmadığını, geçmiş tarihli senetler tanzim ederek ve imzalayarak şirketi borca soktuğunu bu nedenle şirket aleyhine icra takipleri başlatıldığını, davacının bu takibe dahi cevap ermediğini, şirketin günlük işlerinin yürütebilmesi ve varlığının devam ettirilmesi için kayyım atandığını ve kayyımın görevlerini usulune uygun olarak yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Kayyım S.. S.., aldığı kararların şirketin menfaatine olduğunu, usulsüz bir işleminin bulunmadığını, 10.01.2013 tarihli duruşmada kayyımlık görevine devam etmek istemediğini, sonraki durşmada ise Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davanın kesinleşmesine kadar kayyımlık görevini sürdürmek istediğini beyan etmiştir.Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirkete kayyım tayini haklı olsa da kayyımın davalı şirket çalışanı olmasının ve davalı şirket için çekilen krediye davalı ortak A.. H..'nun babasının kefil olmasının, kayyımın davalı olan ortaklarla yakın ilişki içinde olduğunu gösterdiği bu durumun ortakların menfaatleri açısından faydalı olabileceği kadar ortaklar arasında bulunan menfaat çatışması bakımından da sorun teşkil edebileceği, kayyımın şirket faaliyetini sonlandırdığı, şirketin ortaklar kurulunun toplanmasına yönelik faaliyette bulunmadığı, SGK ve vergi borçlarını ödmediği, kayyımın tam anlamıyla görevlerini yerine getirmediği, ayrıca kayyımın bu görevine de devam etmek istemediği gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile kayyımın azline, asıl davanın ise; tarafların şirkete atanacak kayyım konusunda anlaşamadıkları, şirket ve ortakların menfaatleri açısından, şirkete kayyım atanması ve benzeri geçici çözüm getiren kararlar değil şirketin devamı ya da tasfiyesine dair kararların alınması zorunlu olduğu, şirkete yeniden kayyım atnmasında bir fayda olmadığı, şirketin kayyıma ücret ödeyecek mali gücünün de olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı ve birleşen davada davalılar A.. H.. ve H.. G.. vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar A.. H.. ve H.. G.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, birleşen dava davalı şirkete atanan kayyımın azline, asıl dava ise yeni kayyım atanmasına ilişkin olup, yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece birleşen davanın kabulü ile kayyımın azline, asıl davanın ise yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece kayyımın azline karar verilmesi doğru ise de, kayyım azli ile davalı şirket organsız kaldığından ve kayyım atanması sebepleri devam ettiğinden davalı şirkete yeniden kayyım atanması gerekir. Yeniden atanacak kayyımın kim olacağı konusunda tarafların anlaşmasına gerek olmayıp, kayyım mahkemece res'en belirlenebilir. Bu itibarla mahkemece anılan hususlar nazara alınarak asıl davanın da kabulü ile davalı şirkete yeni bir kayyım atanması gerekirken yazılı şekilde asıl davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar A.. H.. ve H.. G.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davaya ilişkin kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.