Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7474 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15843 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2011/458-2013/316Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2013 tarih ve 2011/458-2013/316 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava, 6100 Sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili,müvekkili şirketin Almanya'da mukim, elektrik bağlantıları ve malzemeleri konusunda dünya çapında bilinen bir kuruluş olduğunu, ürünlerinde kullanılan ''DD'' logo ve ''D.'' markalarının başta Almanya olmak üzere birçok ülkede koruma altına alındığını, 1952 yılından beri kullanılan bu markaların D. GMBH&CO (Dr. E. D. D.) firmasından devir alındığını, davalının ise mezkur markaları ilk defa 1982 yılında müvekkili şirketin selefi ve o zamanki sahibi olan şirket ile yapmış olduğu lisans anlaşmalarına dayanarak 01/10/1996 yılına kadar kullandığını, ancak lisans anlaşmaları yenilenmeyince hükümsüzlüğü talep edilen markaları Türkiye'de kendi adına haksız ve kötü niyetle tescil ettirdiğini, markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu belirterek Paris Sözleşmesi'nin 1 mükerrer 6'ncı, 8'inci maddesi, MK'nın 2'nci maddesi, 556 sayılı KHK'nın 8/3, 8/5, 42'nci maddeleri uyarınca, davalı adına TPE nezdinde tescilli 2002/06759, 2005/42123 ve 2005/42124 nolu markaların hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin, dava konusu markaları davacı şirketin selefi olduğunu iddia ettiği şirket ile aralarında 1982 yılında aktedilmiş bulunan geçerli bir lisans sözleşmesi ile kullanmaya başladığını, 22/01/1988 tarihinde selef firmanın yeni bir unvan aldığını, nevi değiştirdiğini ve kollektif şirketten limited şirkete geçerek D.GMBH+CO unvanını aldığını, 1996 yılında bu şirketin ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle şirketin iflas sürecine girdiğini, iflas avukatının bildirimi üzerine royalty bedellerinin B. R.+Co KG şirketine ödendiğini, D. GMBH şirketinin iflasının P. Mahkemesi tarafından 08/07/1998 tarihinde açıklandığını ve Alman Ticaret Sicilinde yayınlanarak şirketin resmen iflas ettiğini, iflas kararından yaklaşık 5 sene sonra markaya tecavüzlerin artması ve müvekkili şirketin marka hakkı ile ilgili muhatap bulamaması, markaların yenilenmemesi, markanın sahipsiz kalması nedeniyle müvekkili tarafında iyi niyetle dava konusu markaların tescil başvurusunun yapılmak zorunda kalındığını, davacı şirketin sicilden terkin edildiğini, hukuki varlığının bulunmadığını, taraf ehliyetinin olmadığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın 556 sayılı KHK'nın 8/son maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, müvekkili markasının çok daha farklı sınıfları da kapsadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı şirket ile dava dışı D. KG Dr. E. D. arasında 03/05/1982 tarihli lisans sözleşmesi ve dava dışı D. GMBH+CO Dr. E. D. ile 01/06/1993 tarihli lisans sözleşmesine ait ek sözleşme yapıldığı, davacı şirketin 1952 yılında Wipo nezdinde 01, 03, 06, 09 ve 14'üncü sınıflarda tescilli 166030 nolu Doduco ibareli markaya, anılan selef şirketten devralmak suretiyle malik olduğu,davalı vekili, davacı şirketin tüzel kişiliğinin ve taraf ehliyetinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, bu iddiasını ispatlayamadığı, davacı tarafın 22/12/1952 tarihli Wipo nezdinde 01, 03, 06, 09 ve 14'üncü sınıflarda tescilli ve yasal süreleri içinde yenilenen 166030 nolu ''DODUCO'' ibareli, 1978 tarihli Alman Patent Ofisi nezdinde 01, 02, 06, 07, 09, 12 ve 14 üncü sınıflar bakımından tescilli 979961 nolu ''DODUCO'' ibareli markanın maliki/hak sahibi olduğu, bu hak sahipliğinin dava konusu markalardan daha eski tarihe dayandığı, davalı şirket, davacı markalarının varlığından haberdar olduğundan, dava konusu markaları Türkiye'de kendi adına tescil ettirmesi ile kötü niyetli olduğu ,kötü niyetin varlığı halinde hükümsüzlük davasının her zaman açılabileceği gerekçesiyle davalı adına TPE nezdinde tescilli 2002/06759, 2005/42123 ve 2005/42124 nolu markaların Paris Sözleşmesi, 556 sayılı KHK'nin 8/2, 8/3, 8/5, 35/1, 42'nci maddeleri, MK'nın 2'nci maddesi uyarınca hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.Kararı,davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemine ilişkin olup, mahkemece;davacının yurtdışında tescilli markasına dayalı olarak Paris Sözleşmesi hükümleri kapsamında, Türkiye’de davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü talep edebileceği, bu nedenle aktif dava ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle davalının tescilinin kötü niyetli olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca marka korumasında tescil ve ülkesellik ilkesi geçerli olduğundan, Paris Sözleşmesi'nin 1'inci mükerrer 6'ncı maddesi uyarınca yurtdışında menşe ülkede tescilli ve tanınmış markalar ile yine yurtdışında tescilli olup Türkiye’de de tescilsiz olarak kullanılan markadan kaynaklanan öncelik hakkı sahipliği halleri dışında, yurtdışında tescilli markanın sahibine Türkiye’de tescil gerek olmaksızın öncelik ve üstün hak sahipliği sağlayacağının kabulü mümkün olamayacağı gibi davacı markasının 556 sayılı KHK 7/1-(i) bendi anlamında tanınmış marka olduğu da kanıtlanamadığına göre mahkemenin bu yöndeki görüşüne itibar edilemez.Ancak; davacı taraf, Almanya’da tescilli olan “D.” markasını 1982 ve 1996 yılları boyunca davalı ile arasında lisans sözleşmesi bulunan dava dışı bir şirketten devir suretiyle aldığını , bu nedenle akdi halefiyet yoluyla dava hakkı bulunduğunu ileri sürmüştür. Davalı taraf ise, “D.” markasının önceki maliki olan D.GMBH+CO Dr. E.D.firmasının tüzel kişiliğinin 1998 yılında sona erdiğini, davacı tarafla arasında devir suretiyle akdi halefiyetin söz konusu olamayacağından davacının bu sözleşmeye dayalı aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunmuştur. Dosyada mevcut marka tescil belgelerinde de davacı şirket adına Almanya’da tescilli “D.” markası olduğu gibi dava dışı D. KG Dr. E. D. ( yeni unvanıyla D. GMBH+CO Dr. E. D.) şirketi adına Madrid Protokolü ve Avrupa Birliği Marka Ofisi (OHIM) nezdinde tescilli “D.” markalarının olduğu da anlaşılmaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişilerce hazırlanan raporda bu markalar arasında devir suretiyle bağlantı bulunup bulunmadığı hususunda yeterli bir açıklama bulunmadığı gibi, davalı tarafın temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu tercüme belgelerinde; davacının markaları devraldığını belirttiği DbGMBH+CO Dr. Eb Dbfirmasının 1998 yılında tüzel kişiliğinin sona erdiği kayıtlıdır. Aktif dava ehliyeti dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereklidir. Bu bakımdan yukarıda ifade edildiği üzere davacının davalı ile lisans sözleşmesi yapan dava dışı firmadan devir suretiyle akdi halefiyet ilişkisine dayalı olarak işbu davada aktif dava ehliyetinin olup olmadığı hususunda, dosyaya sunulan tüm belgeler üzerinde, aralarında marka vekilinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden görüş alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.