Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 743 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8810 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/03/2012NUMARASI : 2011/26-2012/142Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/03/2012 tarih ve 2011/26-2012/142 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.01.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. S.. A.. ile davalı vekili Av. S. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, tarafların dava dışı E. Ltd. Şti.'nin ortakları olduğunu, şirketin Winsa Bayisi olan şirketin PVC doğrama, mutfak dolabı, çelik kapı, ısı cam, duşa kabin, boya badana gibi işler yaptığını, şirket ortağı olarak davalının sorumluluklarını yerine getirmediğini, şirket adını kötü duruma sokacak davranışlarda bulunduğunu, 15.08.2010 tarihinde davalının, kendi şirketini kuracağını söyleyerek, aynı sitede ve hatta E. Ltd. Şti'nin yıllardır işlerini gördükleri dükkânın biten kira sözleşmesini kendi adına yenileyerek D. Tasarım Dekorasyon Ticaret unvanlı şahıs şirketini kurduğunu, birkaç dükkân yanda ayni ticari işi yapan ve hala E. Ltd. Şti'de ortak görülen davalının bununla da kalmayıp E. Ltd. Şti'yi kötülediğini ve gerçeğe aykırı beyanlarla müşterileri kendi şirketine yönlendirdiğini, davacının hem maddi hem de manevi açıdan perişan olduğunu, şirketin davalının savsaklaması yüzünden borca girdiğini, davacının kardeşi olan davalının bu tutumundan dolayı kalp rahatsızlığı geçirdiğini ve psikolojik tedavi gördüğünü ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının iddialarının aksine davalının E. Ltd. Şti'ni hiçbir zaman kötülemediğini, ortağı olduğu bir şirketi kötülemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, müvekkilinin yönetici olarak üzerine düşen yükümlükleri yaptığını, bunun gerek şirketin ticari defterlerinden gerekse banka kayıtlarından anlaşılabileceğini, davalının kurduğu şirketin bir şahıs şirketi olduğunu ve E. Ltd. Şti. ile iştigal ettiği konuların tamamen birbirinden farklı olduğunu, davalının rekabet kurallarına aykırı hareket etmediğini, E..İnş. Ltd. Şti'nin müşterilerini kötü yönlendirdiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, işyerleri arasında üç dört dükkân olduğunu ve E. Ltd. Şti'nin halen tabelasının bulunduğunu ve üzerinde telefon numaralarının yazılı olduğunu, halen kullanıma açık olduğunu, davalının, E. Ltd. Şti'ne gönderdiği 01.11.2010 tarihli ihtarnamede imza sirkülerinde belirtilen görevlerinden istifa ettiğinin de bildirdiğini, davacının geçirdiği rahatsızlıklarla ilgili davalının hiçbir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalının davacı şirketin olurunu ve iznini almadan, showroom olarak kullandığı yerde yeni bir işyeri açması ve şirketin yaptığı işlerin aynısını yapmasının iltibasa sebebiyet verecek nitelikte olması ve insanların sanki bu şirketin devamıymış gibi düşünmelerine yol açacak mahiyette aynı işi yapması, şirket irtibatında kullanılan telefonu, davacının kapattırmasına rağmen yeniden açtırarak şirketin müşterileri ile irtibatını sağlaması, şirket çalışanı H.Ömer Köse'yi yanında çalıştırmaya başlaması nedenleriyle davalı tarafından davacı aleyhine haksız rekabette bulunulduğu sonucuna varıldığı, gerek davacı, gerekse davalı şirketin ticari kayıtlarından elde edilen bilgi doğrultusunda her iki şirketin de 2010 yılı sonu itibariyle zarara uğradığı, dolayısıyla davacının TTK.'nın 58. maddesi kapsamında talep edebileceği bir maddi tazminatın bulunmadığı, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri sırasında davacı şirketi kötülediği, davacı şirket hakkında olumsuz imaj doğuracak nitelikte eylemlerde bulunduğuna ilişkin davacı iddialarının kanıtlanamadığı, davacının haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi gibi bir isteminin de bulunmadığı gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının manevi tazminat istemi koşullarının oluşmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, davalının TTK.'nın 547.maddesi hükmünce rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, yukarıda yazılı gerekçede de açıkça belirtildiği üzere davalının davacı aleyhine haksız rekabette bulunduğu sabittir. Uyuşmazlık, davacının maddi tazminat istemine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olup, mahkemece, hem davacı şirketin hem de davalı şahıs işletmesinin zarar ettiğinden hareketle davacının TTK.'nın 58. maddesi kapsamında talep edebileceği bir maddi tazminatın bulunmadığı sonucuna varılarak davacının bu kalem istemi reddedilmiştir.Oysa, mahkemece davalının davacı aleyhine haksız rekabette bulunduğunun isabetle tespit edilmesi karşısında, davalıya ait işletmenin defterlerinin zarar göstermesinden bağımsız olarak kabulün aksine davacının herhalükarda maddi bir zarara uğradığının kabulü gerekir. Ne var ki, davacı zarar tutarını ispat edememiş olup, mahkemece, mülga BK’nun 42 nci maddesi (6098 sayılı Kanunun 50 nci maddesi) dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktar maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu kaleme istem ilişkin olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.