Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7389 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17863 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2012/24-2013/109Taraflar arasında görülen davada Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/03/2013 tarih ve 2012/24-2013/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 2007 yılında bu “M.” ibaresini TPE nezdinde marka olarak tescil ettirmek istediğinde 3 ayrı firmaya ait markadan dolayı talebinin reddedildiğini, davalının 2004/18809 sayılı “M.” markasının da redde gerekçe gösterilen markalar arasında yer aldığını, müvekkilinin bu ibareyi faaliyet gösterdiği sektörde maruf hale getirdiğini, davalı şirketin 1993 yılında kurulduğunu ve tescil ettirdiği “M.” markasının müvekkilinin 1991 yılından beri kullandığı “M.” ibaresi ile benzerlik gösterdiğini, davalıdan önce bu ibareyi müvekkilinin kullandığını ve gerçek hak sahibinin müvekkilinin olduğunu ileri sürerek, davalının 2004/18809 sayı ile tescilli “M.” esas unsurlu markasının, 39. sınıfta yer alan “kara, hava, demir yolu ve deniz işletmeciliği hizmetleri, taşıma komisyonculuğu hizmetleri, yük komisyonculuğu hizmetleri, gemi acenteliği hizmetleri, tur organizasyon hizmetleri, kara-hava ve deniz taşıtları kiralanması, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının, TPE nezdindeki başvurusunda verdiği dilekçesinde, mevcut davadaki iddiasının tam aksini, yani markaların benzer olmadığını belirttiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ticaret unvanının tescilinin dolayısıyla "M." ibaresini taşıyan unvanının kullanımın davacının tescilsiz olarak kullandığı markanın kullanmaya başladığı tarihten önce olduğu, markanın davacının ticaret unvanında yer almasının 556 sayılı KHK'nın 8/5 fıkrasına dayalı olarak davalı adına tescilli markanın hükümsüzlük sayılması sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Ancak davacı vekili, dava dilekçesinde 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi yollamasıyla 42. maddesi uyarınca markanın tescilli olduğu 39. sınıftaki hizmetler yönünden kullanılmaması nedeniyle hükümsüz kılınmasını da istemiştir. Mahkemece, davacı vekilinin bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.