MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.12.2014 tarih ve 2011/978-2014/622 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, sigorta acentesi olan müvekkilinin davalı lehine düzenlediği poliçe bedellerinin tahsil edilemediğini, müvekkilinin buna rağmen primleri .... Sigorta'ya ödediğini, bu poliçelere binaen hasar ödemesi yapıldığını, poliçeler üzerinde dain-i mürtehin kaydının bulunup bunların dain-i mürtehine verildiğini, davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin 2006'dan 2008'e kadar poliçeleri davacıya yaptırtmışsa da bundan sonraki dönemler için poliçelerin yenilenmediğini, hasar ihbarlarının müvekkili tarafından değil üçüncü kişiler tarafından yapıldığını, sigorta şirketinin hasar bedellerini karşılamadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 11.08.2008-11.08.2009 dönemi için poliçe düzenlendiğinin ihtilafsız olduğu, davacı defterlerine göre bu dönem için 7.879,61 TL alacağın tespit edildiği, ihtilaflı olan 2009 ve 2010 yılında düzenlenen poliçelerle ilgili olarak yapılan değerlendirmede ise; davacı tarafından 11.08.2009-11.08.2010 dönemin kapsayan özel akaryakıt istasyon sigorta poliçesi, 06.08.2009-06.08.2010 dönemini kapsayan tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin ve ayrıca 01.03.2010-06.08.2010 dönemini kapsayan tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesi ek belgesinin tanzim edildiği, anılan dönemler için davalı şirketin başka bir sigorta şirketine poliçe tanzim ettirdiğinin ispat edilemediği, bu poliçelerin akaryakıt istasyonları tarafından yaptırılmasının zorunlu olduğu, 20.09.2009 tarihinde davalı şirket müşterisinin hasar ihbarında bulunulduğu, müşterinin kendiliğinden böyle bir bilgiye sahip olmasının beklenemeyeceği, tüm bunlar dikkate alındığında, 2009 ve 2010 dönemini kapsayan poliçelerin davacı tarafından davalının bilgisi dahilinde düzenlendiği ve bu nedenle davacının prim talep hakkının bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaliyle 19.927,87 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faiziyle birlikte takibin devamına, işlemiş faiz talebinin reddine, 9.971,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı tarafından ödenmesi gereken poliçe primlerinin davacı acente tarafından dava dışı sigorta şirketine ödendiğinin anlaşılmış olmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.021,21 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.