MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/04/2014 tarih ve 2013/455-2014/177 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi tavzih talep eden vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Tavzih talep eden davalı vekili, 2013/455 Esas 2014/177 Karar sayılı kararın hüküm kısmında davanın reddine karar verilmesine rağmen mahkeme tarafından maddi hata yapılarak sehven ''vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine'' şeklinde hüküm kurulduğunu belirterek, hükmün ''1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine'' şeklinde düzeltilmesini talep etmiştir.Mahkemece, HMK'nın 305.maddesinin ikinci fıkrasında "hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez, değiştirilemez" hükmü uyarınca tavzih talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, tavzih talep eden davalı vekili temyiz etmiştir.Talep, mahkeme hükmündeki açık maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin olup, mahkemece HMK'nın 305/2. maddesine göre hüküm fıkrasındaki taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile değiştirilmeyeceği gerekçesiyle tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak, HMK'nın 304. maddesi gereğince açık maddi hataların düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğu ve davalının maddi hatanın düzeltilmesi isteminin yerinde olduğu nazara alınmadan talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.