MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/11/2014 tarih ve 2012/213-2014/474 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı anonim şirkette davalı... adına kayıtlı olan ancak .. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/28 E. ve 2010/100 K. sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde müvekkiline aidiyeti tespit edilerek müvekkili adına şirket pay defterine kaydına karar verilen hisseler kapsamında, müvekkiline ait rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle artırılan sermaye dolayısıyla oluşan 18.000 adet A grubu nama yazılı hissenin davalı adına pay defterine yolsuz olarak kayıtlı bulunduğunu belirterek, pay defterindeki kaydın terkini ile hisselerin müvekkili adına pay defterine yazılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı pay sahibi olmadığından rüçhan hakkı bulunmadığını, dava konusu hisselerin dış kaynaklı sermaye artırımı yoluyla oluşturulduğunu ve müvekkilince nakden ödenmiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kesinleşen mahkeme ilamı ile davacı ve davalı ... ... arasındaki 07/10/2002 tarihli hisse devir sözleşmesinin geçersizliğine karar verilmiş ise de, söz konusu davanın taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlenmesinden yaklaşık 7 yıl sonra açıldığı ve hisse devrinden yaklaşık 10 yıl sonra kesinleşmiş olduğu, tarafların kusur ve ihmalinden kaynaklanmayan ve devletçe denetlenmesi gereken hisse devrinin tescili öncesinde ... Genel Müdürlüğü'nden izin alınması unsurunun eksikliği nedeniyle hisse devrinin geçersizliğine karar verilmesi kapsamında, davalı ...'ın iyi niyetli olarak devir aldığı ve sonrasında risk alarak sermaye artırımına giderek rüçhan hakkını kullanıp sahibi olduğu 18.000 adet hisseninde devrinin geçersizliğini kabul etmenin hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olmayacağı, rüçhan hakkının kök paya bağlı bir hak olduğu hususunun tartışmalı olduğu, davalının üçüncü kişi olarak da rüçhan hakkı kullanılmaksızın söz konusu hisselere malik olabileceği, zira söz konusu hisselerin devrine ilişkin genel kurul kararının iptali ve butlanı söz konusu olmadığı sürece bu hisselerin davalıya intikalinin geçerli bulunduğu, davalının TMK'nın 933. maddesinde belirtilen iyi niyetli zilyed kapsamında hisse devrinin geçersizliğinin kesinleştiği döneme kadar söz konusu hisselere tasarruf edip kullandığı, bu kapsamda elde ettiği menfaatlerin iadesinin söz konusu olmayacağı, Borçlar Kanunu'nda düzenlenen butlan hükümlerinin aynen olayda uygulanmasının ticaret hayatındaki işlem güvenilirliği ilkesine aykırı olacağı sakat şirket doktirin ilkesi gereği geçersizliğin geriye değil ileriye doğru uygulanması gerektiği, bu kapsamda da dava konusu 18.000 adet hissenin geriye dönük iadesinin söz konusu olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, geçersiz anonim şirket hisse devrine dayalı rüçhan hakkı kullanılarak yapılan sermaye artışı sonucu oluşan hisselerin geçersizliğinin tespiti ve hisselerin pay defterine davacı adına tescili istemine ilişkindir.Davacı, mahkemenin kesinleşen 31.03.2010 tarih 2009/28 esas 2010/100 sayılı kararı ile geçersizliği tespit edilen hisselere dayalı olarak rüçhan hakkını kullanan davalı ... adına oluşan hisselerin gerçek maliki olduğunu ileri sürmüş, mahkemece davalı ...'ın iyi niyetli olarak devraldığı ve sonrasında risk alarak sermaye artırımına giderek rüçhan hakkını kullanıp sahibi olduğu hisselerin geçersizliğini kabul etmenin hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olmayacağı, davalının üçüncü kişi olarak da rüçhan hakkı kullanılmaksızın söz konusu hisselere malik olabileceği, geçersizliğin geriye değil ileriye doğru uygulanması gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı .., davacıdan devraldığı hisselere dayalı olarak sermaye arttırımı sonucu 18000 adet hissenin maliki olmuştur. Ancak, mahkemenin kesinleşen 31.03.2010 tarih 2009/28 esas 2010/100 sayılı kararı ile davacı tarafından davalı ... arasında yapılan hisse devir sözleşmesinin geçersizliğine karar verilmiştir... hakkının kök paya bağlı, kök payın genişlemesi niteliğinde bir hak olması karşısında, kök paya kim sahipse rüçhan hakkı da onun tarafından kullanılır. Dairemizin 21.01.2003 tarih ve 7578/515 sayılı kararında da benimsendiği üzere, rüçhan hakkından doğan hisselerin kök payın malikine iadesi için de kök payın malikinin rüçhan hakkından doğan hisseler için diğer tarafın ödediği sermaye tutarını ödemesi gerekmektedir. Bu durumda, az önce de açıklandığı üzere mahkemece artan sermaye oranında payına düşen miktarın davacıya depo ettirilmesi koşuluyla pay defterinde malik görünen fakat esasen mahkemenin kesinleşen 31.03.2010 tarih 2009/28 esas 2010/100 sayılı kararı ile kök paylara malik olmadığı tespit edilen davalı ...'ın kök paya bağlı olan rüçhan hakkını kullanarak edindiği dava konusu paylara sahip olmasının mümkün olmadığı nazara alınmadan, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.