Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7271 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18245 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 29. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2013/77-2013/211Taraflar arasında görülen davada İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.09.2013 tarih ve 2013/77-2013/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı limited şirketin ortağı olduğunu, bu şirketin vergi dairesince 2008 yılında resen terk işlemine tabii tutularak mükellefiyet kaydının iptal edildiğini, davalı sicil memurluğunun ise 31/12/2011 tarihi itibariyle şirket kaydını dondurduğunu, SGK kurumunun müvekkilini, şirketteki ortaklığına bağlı BAĞ-KUR sigortalısı saydığını ve her ay adına sosyal güvenlik primi tahakkuk ettirdiğini, SGK'nın müvekkilinin devam eden sigortalığının şirketteki ortaklığı sona ermeden bitmeyeceğini bildirdiğini bu kapsamda müvekkilinin ortak olduğu limited şirketteki ortaklık payını 31/12/2012 tarihinde hisse devri sözleşmesine dayalı olarak diğer ortak C. İ.'e devrettiğini, bu devir işleminin şirketin aynı tarihli 2012/01 sayılı ortaklar kurulu kararıyla kabul edilerek 02/01/2013 tarihinde tescili yönünden davalıya verilmesine karşın, şirketin vergi kaydının kapalı olması nedeniyle tescil işleminin reddine karar verildiğini, oysa tescilin yapılması konusunda şirketin vergi kaydının açık olmasını gerektirir yasal bir koşul bulunmadığını ileri sürerek, davalının tescil işleminin reddine dair kararının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya bakmaya idare mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, müvekkili kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı memurlukça dava dışı şirketin vergi dairesinde kaydının terkin edilmesi gerekçe gösterilerek işlemin tescil edilmemesine karar verildiği ancak hisse devri nedeniyle yapılan başvuru tarihi ve bu başvurunun incelendiği tarih ile davacıya tescile yönelik işleme ilişkin tebliğin yapıldığı 13/03/2013 tarihlerinde, şirket ortaklık payı üzerinde herhangi bir haciz bulunmadığı, bir başka deyişle ortaklık hisse devrine engel durum bulunmamasına karşı davacının dava dışı şirketteki ortaklığa ilişkin ortaklar kurulu tarafından alınan kararın sicile işlenmemesinde yasaya uygunluk görülmediği, bu esaslar içinde davacının ortaklık payının devrine ait kararın sicile tesciline ilişkin memurluk işleminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının, dava dışı şirketin dava konusu ortaklar kurulu kararının tescili talebinin reddine ilişkin işlemin iptaline, anılan kararın 02.01.2013 itibariyle ticaret siciline tescil ve ilanına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, 6102 sayılı TTK'nın 34. maddesi uyarınca açılmış bulunmakta olup madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. Davacı, dava dışı tüzel kişinin ilgilisi konumunda olmadığından ve ilgililerin kim olduğu aynı Yasa'nın 28. maddesinde gösterilmiş bulunduğundan mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken anılan hususlar nazara alınmadan yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.