MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.11.2011 tarih ve 2010/4-2011/379 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili olan sigorta şirketince nakliyat emtia sigorta poliçesiyle sigortalı sunta ve kaplamalı sunta emtiasının davalıya ait araç ile nakliyesi sırasında hasarlandığını, müvekkilince, hasar nedeniyle sigortalısına 8.828,72 TL ödendiğini ileri sürerek, 8.828,72 TL'nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin herhangi bir taşıma şirketiyle ilgisi olmadığını, bireysel olarak kendisine ait araçla taşıma işi yaptığını, sigorta poliçesine göre taşıma işinin taşıma şirketi aracılığıyla yapılması halinde teminat kapsamında olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davaya konu 116527 sayılı nakliyat emtia sigorta poliçesi ve 2446 sayılı abonman sözleşmesinin özel şartlar ve diğer hususlar başlıklı bölümünde taşımaların tüzel kişiliğe haiz nakliyeciler tarafından yapılması şartının öngörüldüğü, aksi halde teminatın geçersiz olacağının belirtildiği, ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere meydana gelen hasarın poliçe teminat kapsamı dışında bulunduğu, sigorta teminatı kapsamı dışındaki bir hasarı ödeyen sigortanın bu meblağı rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, emtia nakliyat sigorta poliçesine dayalı olarak dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK'nun 1301. maddesi uyarınca taşıyıcı aleyhine açılan rücu davası olup, mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, mal sahibi olan dava dışı sigortalı ..., hasara uğrayan malı nedeniyle alacak hakkını dava tarihinde yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunun 162. maddesi gereğince dosya içinde mevcut bila tarihli "İbraname" başlıklı belge ile davacı sigorta şirketine temlik etmiştir. Bu durumda, davacının temlik alan sıfatıyla aktif dava ehliyeti bulunduğunun kabulü ile davanın görülmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.