MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04.04.2012 tarih ve 2010/580-2012/415 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15.01.2013 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı ... vekilleri Av. ..., Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davacılardan ...'ın davalı ...'in kardeşi olduğunu ve onun tarafından uzun yıllar iş hayatında kardeşlik ilişkisi nedeniyle davalı ...'e gerek şahsi ve gerekse şirketlerini temsilen 25 adet vekaletname verildiğini, davacılar ... ve ailesinin davalı ... 'a yoğun akrabalık ilişkileri nedeniyle 1987 yılında % 40 hisse vererek ...'ni kurduklarını, davacı ...'ın giriştiği taahhütlere malzeme sağlanması amacıyla 1988 yılında ...'nin hissesine sahip olduğu ...'ni kurduğunu, iki kardeş ve ailelelerinin ...'de ismen ortak olarak gözükmeyip şirketi .... aracılığıyla yönettiklerini, davacılardan ...'ın kendisinin ve ...'nin o tarihlerde yaşadığı ekonomik sıkıntıların yeni kurulmuş ve gelişme halindeki ...'ye yansımasını önlemek ve yeni şirkete inanırlığın devamını sağlam amacıyla ...'nin .... nezdinde maliki bulunduğu hisselerden 9780 adedinin davalı kardeşi ... üzerinde gösterilmesini kabul edip, 25.07.1994 tarihinde düzenlenen gerçek amacı devir olmayan inançlı devir sözleşmesi ile şirketin paylarını davalıya devir edip, devir işleminin pay defterine işlendiğini, hisse devirlerinin karşılığında inançlı olduğunu göstermek amacıyla davalı ...'in, ...'nin inançlı hisse devri sonrası maliki olduğu .... hisselerInin % 60'ına tekabül eden 9780 adet hisseyi ... ve çocuklarına devreden belgeyi imzaladığını, bu devrin tabiatıyla iki taraf arasında inançlı işlemin karşılığı niteliğinde kalıp ayrıca ...'nin pay defterine işlenmediğini, devirlerin gerçekte ...'nin ...'de maliki bulunduğu hisselerin ortaklık yapısındaki % 60-40 oranı dikkate alınarak ortaklara devirini amaçlamakta ise de, işlemlerin tüm hisselerin davalıya devri şeklinde yapılıp, ortada gerçek bir devir iradesi bulunmadığından bir devir bedeli de alınmadığını, davalı ...'in ...'deki payının % 58,47 olup, hisselerin % 60'ının ... ve ailesine, % 40'nun ... ve ailesine ait olduğunu, davalı ...'in inançlı işlem ile almış bulunduğu hisselerle ilgili kâr paylarından davacıların hissesine düşen payı eksik olmakla birlikte düzenli olarak ödediğini ileri sürerek, davacıların gerçekte maliki bulundukları ve inançlı sözleşme kapsamında davalı ...'e devredilen ...'deki halen davalı uhdesinde kayıtlı hisselerin % 58.47'sine tekabül eden hissesinin % 60'ı olan 5.613.455.999 hissenin bugüne kadar davacılara ödenmeyen kar paylarını faizleri ile birlikte talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan alınarak pay defterinde devirdeki hisseleri oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, davaya konu müteveffaya ait hisse senetlerinin kızı ... adına gözüktüğünü, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, 25.07.1994 tarihli sözleşmeyle davacılar tarafından ... 'a devredilen hisselerin davacılara ait olmayıp, dava dışı ...'ne ait olduğunu, 25.07.1994 tarihli ikinci devir sözleşmesinin altındaki imzanın ... 'a ait bulunmadığını, davacılara kâr payı tevzii anlamında hiçbir ödeme yapılmadığını, davacılar tarafından varlığı iddia olunan inanç sözleşmesini ispatlayacak hiç bir yasal delil sunulmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıların dayandığı inançlı işleme delalet eden 25.07.1994 tarihli olan ve dava dışı şirketin hisselerinin davalı ... tarafından davacılara devrine ilişkin belgedeki imzanın bilirkişi raporuyla anılan kişiye ait olduğunun tespit edildiği, inançlı işleme konu dava dışı ...’nin hisselerinin bir kısmının tarafların ortak olduğu ...’ye ait olduğu, devir işleminin önce bu şirket tarafından davalı ... ’a yapıldığı, bu devre konu miktarın %60’nın davacılara ait iken inançlı vekalet işlemiyle, ileride alınmak üzere ... ’a ait olduğunun ileri sürüldüğü, iddiaya göre inanç sözleşmesi davacılar ile davalılar murisi arasında yapıldığı, ortaklık yapısının ise %60-%40 bulunduğu, esasen devirden önce pay sahibi olan ...’nin tüm ortaklarının işbu davada yer aldığı, süre verilmesine rağmen dava dışı ...’nin dava edilmediği, davada yer almadığı, dava tarihi itibariyle uyuşmazlık konusu hisselerin tamamının davalı ... ’ın kızı ...’a ait olduğu, diğer davalı üzerinde hisse bulunmadığı, husumet düşmeyeceği, önceden bu yönde tesis edilen kararın da kesinleştiği, inançlı işlemlerde zamanaşımının inançlı işlem devam ettiği sürece başlamayacağı, esasen bu yönün de bozma dışı tutularak kesinleştiği, istemin zamanaşımına uğramadığı, davacıların dayandığı 25.07.1994 tarihli belgenin davalıların murisinin eli ürünü olduğu, davacı ile davalıların akraba bulundukları, dava dışı ...’de hisse sahibi olan dava dışı ...’de davalı muris ...’in %39, onun kızı davalı ...’nin %1 payı olduğu, davacıların ise, %20’şer hisselerinin bulunduğu, dava dışı ...’nin dava dışı ...’deki tüm hisselerinin 25.07.1994 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı ...’e devrine karar verildiği, yine aynı gün davalı ...’in 9780 adet dava dışı ...’nin hisselerini davacılara devir ettiğine dair belge düzenlendiği, ...’nin devrinin dava dışı .... pay defterine işlenmesine rağmen davalı ...’in davacılara yaptığı devrin kaydının yapılmadığı, bunun gizlendiği, hisselerin sahibinin kayden davalı ... olduğu, bunu uzun süre koruduğu, bu işlemlerin aynı gün olduğu, davalı ...’in davacıları dolaylı şekilde ...’de temsil ettiği, devrin çeşitli saiklerle gizlendiği, anılan süreçte davalı ...’in 19.12.1994 tarihli faks yazısıyla dava dışı Alman şirketi ile ... arasındaki ticari ilişkiyle ilgili olarak bilgi verdiği, görüşmeler sonucu davacı ...’dan onay isteneceğinin açıklandığı, bu yazışmanın ağabey-kardeş ilişkisi kapsamında değerlendirilemeyeceği, iş ilişkisini gösterdiği, davalı ...’in sağlığında tüm hisselerini kızı mirasçısı Gözde’ye devir ettiği, anılan devrin 25.11.2004 tarihinde gerçekleştiği, davalı ...’nin, sağlık durumun ağırlaşması sonucu ...’in sağlığında mirasını paylaştırdığını açıkladığı, bedelini ödeyerek satın almadığı, iyiniyetli kabul edilemeyeceği, davalı ...’in vekil konumunda olduğu, kök paya esas olarak kullandığı rüçhan hakkına bağlı yeni payları da iade etmesi gerektiği, bu yöndeki talebin ıslah veya davanın genişletilmesi sayılmayacağı, kök paya ilişkin taleplerin semereler dahilinde kalacağı, davalı ... bakımından tespit ve iade isteminin yerinde olduğu, şirket dava edilmediğinden pay defterine kayıt istemiyle ilgili bir karar verilmeyeceği gerekçesiyle davalı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalının ...’deki hisslerinin %60’ına karşılık gelen 36.558.000 adet hissenin davacılara ait olduğunun tespitiyle bu hisselerin davalı ... tarafından davacılara eşit oranda iadesine karar verilmiştir.Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, tarafların ortağı bulundukları dava dışı ...’nin dava dışı ...’ndeki hisselerinin davalı ... ’a inançlı şekilde devir edildiği, gerçekte bu payların dava dışı ...’deki ortaklık yapısına uygun şekilde % 60’ının davacılara ait olduğu iddiasına dayalı davalı hisselerinin açıklanan oranda iptali ile davacılar adına tescili istemine ilişkindir.Hakkındaki dava husumetten reddedilen davalı ... dışındaki davanın taraflarının 1987 yılında kurulan dava dışı ...’nde hissedar oldukları, davacı ... ile davalı ... ’ın kardeş bulundukları, diğer ortakların da bu kişilerin çocukları oldukları, anılan şirketin %60’ının davacılar, %40’ının ise davalı ... ile kızı ...’a ait bulunduğu, dava dışı ...’nin 1988 yılında kurulduğu, %70 hissesinin dava dışı ...’ye ait bulunduğu, ... ile ...’nin ayrı ayrı faaliyetini sürdürürken dava dışı ...’nin ...’de bulunan 16.300 adet hissesini 25.07.1994 tarihinde davalı ... ’a geçerli şekilde devir ettiği, uhtesinde kalan %0.5 hissesinin de 15.02.1996 tarihinde devrini sağladığı, dava tarihine kadar ve sonrasında bu hisseler üzerinde davalı ... ’ın tasarruf ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir.Davacılar vekili, davalı üzerinde görünen dava dışı ...’nin hisselerinin %60’ının kendilerine ait olduğunu, dava dışı ...’nin ...’deki hisselerinin inançlı işlemle davalıya devir edildiğini, davalının da aile şirketi niteliğindeki ...’deki ortaklık yapısına paralel şekilde devir almış gibi göründüğü bu hisselerin % 60’ına tekabül eden 9780 adet hisseyi davacılara devir ettiğini gösterir 25.07.1994 tarihli belgeyi düzenlediğini, ayrıca davalının ...’nin çalışmaları ile ilgili olarak bilgi verdiğini ve kâr payı ödediğini ileri sürmüştür. Davalı, davacının devir içerikli 25.07.1994 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, inançlı işlemin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak inançlı işlemin temel kanıtı olarak sunulan 25.07.1994 tarihli belgedeki imzanın yargılama sırasında ölen davalı ... ’a ait olduğu kabul edilerek yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.İnançlı işlem, güven esas alınarak yapılan ve öngörülen koşulların ileride gerçekleşmesi halinde, bu anlaşmaya uygun hareket etme yükümlülüğü doğuran bir hukuki işlemdir. İnanan ve inanılan tarafı mevcuttur. İnançlı işlem, kural olarak geçerlidir. Yargıtay uygulamalarına göre inanç anlaşması, ancak yazılı kanıtla ispat edilebilir.Somut olayda dava konusu olan ve davalı uhdesinde bulunan ... hisselerinin tamamı, öncesinde ayrı bir hukuki kişilik olan ...’ye ait olup, bu şirket tarafından davalıya devir edilmiştir. Anılan şirket bu davada taraf olmadığı gibi devre ilişkin yönetim kurulu kararı ile diğer devir belgelerinde inançlı şekilde hisseleri davalıya devir ettiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. Davalı ile bu şirketin hisse devri konusunda inançlı şekilde hareket ettiklerine dair başka kanıt da sunulmamıştır. Ayrıca, yargılama ile davalı ... imzasını taşıdığı anlaşılan ve kendisine ait hisselerden 9780 adedinin davacılara devrine ilişkin bulunan belge içeriğinde de inançlı işlemle ilgili bir veri bulunmamaktadır. Anılan bu belge, inançlı işlemle ilgili olmayıp, davalının, dava dışı ...’deki hisselerinin bir kısmının davacılara devrine yönelik iradesini yansıtan sözleşme niteliğindedir. Davacıların, davalının kendilerine kar payı ödediğine dair sundukları banka dekontu içeriğinde de kar payı ödemesi olduğuna veya inançlı işleme delalet eden bir açıklamaya yer verilmemiştir. Öte yandan, davacılarca sunulan ve dava dışı ...’nin Almanya’daki firmayla yapacağı iş girişimiyle ilgili olarak davacı ...’a davalı ... tarafından bilgi verilmesi içerikli faks belgesi de inançlı işlemi kanıtlamaya yeterli değildir. Faks çekim tarihi itibariyle .... çok küçük de olsa ...’de halen hissedardır. Bu tarihten önce davalı tarafından ...’deki hisselerinin 9780 adedi 25.07.1994 tarihli sözleşme ile davacılara devir edilmiş olup, her ne kadar bu devir şirkete bildirilmemiş ise de dava dışı ...’deki gelişmelerden davacı ...’ın haberdar edilmesi, aralarındaki ilişkilere uygundur. Ayrıca, davacıların, davalının ...’den devir yoluyla aldığı hisselerin %60’nın gerçekte kendilerine ait olduğu, bu paylar itibariyle davalının 11 yıl boyunca inançlı vekil olarak hareket ettiği iddiası, taraflar arasında yapılan devir sözleşmesi ve olağan hayat tecrübeleri dikkate alındığında TMK’nun 2. maddesiyle de bağdaşmamaktadır.Bu durum karşısında, taraflar arasında inançlı işlemin varlığının kanıtlanmadığı, davalının ...’de sahip olduğu 9780 adet hisseyi davacılara alacağın temliki hükümlerine göre geçerli şekilde devir ettiği, bu devrin dava dışı şirkete bildirilmediği, davacıların ancak bu devir sözleşmesinde açıklanan hisseler ile dava tarihine kadar bu hisseler nedeniyle bedelsiz sermaye artırımı sonucu elde edilebilecek hisseleri davalıdan talep edebilecekleri dikkate alınmadan, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.3- Ayrıca, kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullar dikkate alınarak hükme bağlanacaktır. Somut olayda dava dışı ... dava tarihinden sonra iki kere bedelsiz şekilde sermaye artırımı yoluna gitmiş olup, davacıların iddia ettiği hisseler bakımından dava tarihinden sonraki sermaye artırımlarının dikkate alınarak hüküm kurulması da kabul şekli bakımından yanlış olmuştur.4-Öte yandan dava dilekçesinde davalının dava dışı ...’nde halen uhdesinde kayıtlı hisselerin %58.47’sine tekabül eden hissenin %60’ının talep edilmiş olmasına rağmen % 60,93 hissenin % 60’ına denk gelen miktarın karar altına alınması ve bu şekilde talebin aşılarak hüküm kurulması da yine kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ...'a verilmesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.