Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7130 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1519 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada . Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/11/2014 tarih ve 2013/262-2014/141 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili adına tescilli "..." ibareli markaların bulunduğunu, davalının .... alan adlı internet sitesinde müvekkiline ait "..." markalı ürünleri izinsiz olarak teşhir ettiğini, görsellerin dahi müvekkilin sitesinden alındığını, davalının 11.03.2013 tarihinde kurulmasına karşılık 38 yıllık tecrübelerinden bahsettiğini, ticaret ünvanı olarak da ... ibaresini seçmesinin müvekkilinin bilinirliğinden yararlanmayı amaçladığını, gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarla kendisini rakiplerine nazaran üstün göstermeye çalıştığını, tüm bu eylemlerin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, 20.000 TL manevi tazminat ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın tahsilini, davalının ticaret ünvanını sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı temsilcisi, satış temsilcisi sıfatıyla ve prim usulü kazanç sağlayarak davacıya hizmet verdiğini, alacağının bir kısmını alamadığını, davacı adına yaptığı iş görüşmelerinin .... belli olduğunu, davacı markasının bu karşılıklı anlaşma nedeniyle ve davacının mallarının satışı ve pazarlamasına ilişkin olarak web sitesinde kullanıldığını, ... alan adlı internet sitesinin açıldığından ve bu sitede davacı ürünlerinin satıldığından davacının haberdar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, "..." ibaresinin "... malzemeden yapılmış" endüstriyel mutfak ve diğer beyaz eşya araç ve gereçlerinin tanıtımında kullanılması nedeniyle tanımlayıcı olduğu, tanımlayıcı ibare çıkartıldıktan sonra kalan "..." ibaresinin ise, davacının "..." ibaresinde yer alan "..." ibaresiyle karşılaştırıldığında her hangi bir karıştırılmaya yol açmayacağı, davalı şirket yönetim kurulu üyesinin duruşmadaki beyanında davalının "..." markasının kullanılmasına rıza gösterdiğini belirttiği, davalı şirket yönetimindeki ... isimli internet sitesindeki görselin davacı firma tarafından üretilen bir ürüne ait olduğu, bir web sayfasında bu site aracılığıyla pazarlanmak istenen orijinal ürünlere ilişkin orijinal görsellerin yer almasının marka ihlali olarak değerlendirilemeyeceği, davalı şirketin .müdürünün, uzun bir süre davacı şirketin satış temsilciliğini yaptığı ve onun mallarını pazarladığı düşünüldüğünde ve temsilcilik ilişkisi sona erdikten sonra da davacı şirketin orijinal mallarını pazarlaması önünde yasal bir engel bulunmadığı, "38 yıllık tecrübe" ifadesinin davacıya ait görselin bulunduğu sayfada değil ana sayfada yer aldığı, bu sayfada davacı şirketle bağlantı kurulmasını gerektiren hiçbir delil ve emarenin bulunmadığı, bu ibareyi gören bilinçli ortalama tüketicilerin davacı şirketten değil de davalı şirketten mal almayı tercih edeceğini düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin, teminatın iadesine ilişkin talebi de mahkemece, kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık süre içinde davalının ihtiyati tedbir sebebiyle uğradığı zararının tazminini isteme hakkının bulunduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.Kararı ve teminatın iadesine ilişkin talebin reddine dair ek kararı davacı vekili temyiz etmiştir.1- Davacı vekili, ihtiyati tedbir kararı uyarınca yatırılan teminatın iadesini istemiş, mahkemece bu talep yukarıda yazılı gerekçe ile reddedilmiş olup davacı vekili tarafından teminatın iadesi isteminin reddine ilişkin ek karar temyiz edilmişse de bu tür kararlar temyizi kabil olmayıp kesin niteliktedir. HUMK’nın 432/4. maddesine göre, temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay da bu konuda karar verebileceğinden, davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.2- Davacı vekilinin esas hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat ile ticaret ünvanının terkini istemlerine ilişkindir. Mahkemece, "..." ibaresinin tanımlayıcı olduğu, bu itibarla sadece "..." ve "..." ibarelerinin karşılaştırılması gerektiği, anılan ibarelerin karıştırılmaya yol açmayacağı gerekçesiyle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin oluşmadığına karar verilmişse de, "..." ibaresinin ne şekilde endüstriyel mutfak eşyaları ve diğer beyaz eşyalarda tanımlayıcı olduğu açıklanmamış, markanın kapsadığı emtiaların ...dan yapılıp yapılmadığı konusunda bir tespite yer verilmemiş, ayrıca davacı şirket yetkilisinin duruşmadaki beyanı uyarınca davalıya "..." ibaresinin kullanılmasına izin verildiği sonucuna sadece bir kısım ifadelerine dayanılarak varılmıştır. Bu durumda mahkemece, "..." kelimesinin davacıya ait markanın kapsadığı mal ve hizmetler ile davalının kullanımı gözetilerek tanımlayıcı olup olmadığı, davalının markasal kullanımın davacı markası ve ticaret ünvanı ile iltibas tehlikesi doğurup doğurmadığı konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak, davacı şirket yetkilisinin duruşmadaki beyanının tümü davalının savunmalarıyla birlikte değerlendirilmek ve sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.3- Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı şirketin ticaret ünvanının da terkinini talep etmiş, mahkemece gerekçeli kararın deliller ve takdiri başlıklı bölümünün 6. bendinde sadece marka hakkının ihlali talebi kapsamında "..." ve "..." ibarelerinin iltibasa sebep olup olmadığı tartışılmış, marka hakkının ihlali ile haksız rekabetin gerçekleşmediği kanaatine varılmışsa da, ticaret ünvanının terkini talebi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın bu talebin de reddi sonucunu doğuracak şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.4- Yine, her ne kadar davalıya ait web sitesinde gösterilen ürünlerin orijinal ürünler olduğu uyuşmazlık dışı ise de, davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait web sitesinden alınan bir kısım ürün görüntülerinin aynen davalıya ait web sitesinde kullanıldığı, ayrıca müvekkilinin web sayfasının da taklit edildiğini ileri sürmüş, mahkemece bu iddialar da davalının dosya kapsamındaki savunmaları ile birlikte değerlendirilmemiş olup, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.5- Mahkemece, davalıya ait web sitesinde yer alan "38 yıllık tecrübe" ifadesinin sadece davacıya ait ürün görselinin bulunduğu sayfada değil, ana sayfada yer aldığı, ana sayfada davacı ile bağlantı kurulmasını gerektiren bir emarenin bulunmadığı, tüketicinin bilinçli olduğu, tüketicinin bu ibare nedeniyle davacıdan değil de davalıdan ürün almasının hayatın olağan akışına aykırı görüldüğü gerekçesiyle anılan ifadenin haksız rekabete sebebiyet vermediği kanısına varılmışsa da, 6102 sayılı TTK'nın 55/1-a-2 bendinde "Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirme" haksız rekabet hallerinden sayılmıştır. Buna göre, davalının web sayfasındaki ifadelerin, haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususunda anılan madde uyarınca değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin teminat iadesi isteminin reddine ilişkin ek karara yönelik temyiz isteminin REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.