Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7051 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17293 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 41. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 07/06/2012NUMARASI : 2011/407-2012/134Taraflar arasında görülen davada İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.06.2012 tarih ve 2011/407-2012/134 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01.04.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. İ. Y. E. ve davalılardan G.. A... vekili Av. İ.. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacılar vekili, müvekkillerinin F. R.I.ın yasal mirasçıları olduğunu, F.R. I.'ın davalılardan M.. A..'nin kurucu hissedarlarından olup, halihazırda 199 ve 200 numaralı 2 adet kurucu hisse senedi ile 198,15 TL karşılığı nama yazılı hisse senedi sahibi bulunduğunu, davalı M.. A... 24.09.2007 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19 ve 20. maddeleri uyarınca kısmi bölünme işlemine tabi tutulduğunu, kısmi bölünme suretiyle diğer davalı G.. A..'nin kurulduğunu, kurulan bu şirkete M.. A..'nin mal varlığının belirli unsurlarının ayni sermaye olarak tahsis edildiğini ve bu tahsis karşılığında Genel Yatırım'ın bu tahsise isabet eden sermaye hisselerinin M.. A... ortaklarınca iktisap edildiğini, bölünme işlemi neticesinde sadece F.R. I.ın nama yazılı hisse senedinden kaynaklı olan payına tekabül eden Genel Yatırım'da 42 adet 42,00 TL değerinde ayni sermaye niteliğinde hisse senedi verildiğini, ancak bölünme planında TTK'nın ilgili hükümleri tahtında korunması gereken intifa hakkı sahiplerinin haklarının karşılığının gösterilmediğini, bu nedenle söz konusu bölünme işlemi aslen intifa hakkı sahiplerinin haklarının karşılığı gösterilmediğinden batıl olduğunu, müvekkillerinin kurucu hisse senetlerinden kaynaklanan haklarının korunmadığını ileri sürerek, kısmı bölünme işlemlerinin 25231 sayılı Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ'in “Pay Sahiplerinin ve Diğer İlgililerin Hakları” başlıklı 8. maddesine aykırı olduğundan butlanına, bunun mümkün görülmemesi halinde müvekkillerinin bölünme ile hak etmiş olmaları gereken değiş/tokuş oranına göre belirlenecek kurucu hisse senedi karşılığına gelecek oranda kurucu hisse senedi tahsisi ile bu karşılık hisselerin müvekkiller adına tesciline veya belirlenecek kurucu hisse senedi karşılığına gelecek oranda kurucu hisse senedinin rayiç değeri üzerinden bedelinin tespiti ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davanın kısmi bölünme kararının alındığı genel kurul kararlarının üzerinden TTK'nın 381. maddesinde düzenlenen 3 aylık süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, bölünme işleminin kanun, tebliğ ve diğer ilgili mevzuata uygun olarak yapıldığını, butlan veya iptal yaptırımını gerektirecek bir usulsüzlüğün olmadığını, kısmi bölünme işleminin davacıların sahip oldukları kurucu hisse senetlerini etkilemediğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kurucu intifa senetleri ile ilgili olduğu, kurucu intifa senedi sahipliğinin şirkette ortaklık sıfatı vermediği ve iptal davası açma hakları olmadığı, dava konusu bölünme işleminin genel kurul toplantısında alınan kararla gerçekleştiği, davacıların kurucu hisse senedi sahipliğinden dolayı genel kurul iptali davası açma haklarının olmadığı, iptal davası açma hakları olmayan davacıların bölünmenin butlanının tespiti davası da açamayacakları, kurucu hisse senetlerini çıkarma yetkisinin genel kurula ait olduğu, bu nedenle kurucu hisse senedi tahsisi ve tescili talebinin yerinde olmadığı, bölünen davalı G.. A..'de genel kurul kararı ile davacılara tahsis edilmiş kurucu hisse senedi bulunmadığı ve G.. A..'nin şirket ana sözleşmesinde kurucu intifa payı bulunmadığı, ana sözleşmesinde kurucu intifa payı bulunmadığından genel kurul tarafından intifa senedi çıkartılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile davalı M.. A... yönünden davanın reddinin yerinde olmasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, davacıların murisi olan Feyyaz Rıfat Işıl'ın davalılardan M.. A... nezdindeki kurucu hisse senetlerinin bu şirketin kısmi bölünme işlemine tabi tutulması sonucu kurulan G.. A... nezdindeki karşılığının gösterilmediği, intifa hakkı sahiplerinin haklarının karşılığı gösterilmediğinden bölünme işleminin batıl olduğu iddiasıyla bu işlemin butlanına, bunun mümkün görülmemesi halinde davacıların bölünme ile hak etmiş olmaları gereken değiş/tokuş oranına göre belirlenecek kurucu hisse senedi karşılığına gelecek oranda kurucu hisse senedi tahsisi ile bunların davacılar adına tesciline veya belirlenecek kurucu hisse senedi karşılığına gelecek oranda kurucu hisse senedinin rayiç değeri üzerinden bedelinin tespiti ile tahsili istemlerine ilişkindir.Davacılar, bölünme işlemine tabi tutulan şirkette mevcut kurucu hisse senetlerinin ve bu senetlerin davacılara sağladığı hak ve ayrıcalıkların bu şirketin bölünmesi sonucu kurulan yeni şirkette de devam ettirilerek haklarının korunması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Davacıların kurucu hisse senedi sahibi oldukları davalı M.. A..'nin bilançosunun aktifinde yer alan iştirak hisselerinin G.. A..'ye ayni sermaye olarak konulması suretiyle G.. A..'nin kurulduğu anlaşılmış olup, davalılar bölünme işlemi nedeniyle azalan sermayenin enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farkları ile olağanüstü yedek akçe tutarlarının ilavesiyle tamamlandığını, bu şekilde davacıların hiçbir zararı olmadığını savunmuşlardır. Bölünen şirketin sahip olduğu iştirak paylarının yeni kurulan şirkete sermaye olarak konulması ile her halükarda bölünen şirketin aktifinden çıkan söz konusu iştirak payları kadar sermayesi azalmış olup, sonradan iç kaynaklar ve yapılan enflasyon düzeltmeleri ile azalan sermayenin tamamlanmış olması davacıların kurulan şirkete sermaye olarak konulan iştirak hisseleri üzerinde mevcut haklarını ortadan kaldırmayacağı gibi bu nedenle uğradıkları hak kayıplarını da bertaraf etmez. Davacıların kurucu hisse senetlerine dayalı olarak M.. A..'ye karşı ileri sürebilecekleri haklar, bu şirkete ait varlıkların konulması sonucu kurulan diğer şirkete karşı da ileri sürülebilecektir.Bu durumda, M.. A..'nin bölünmesi ile kurulan G.. A..'de kurucu hisse senedi ihdas edilmemesi sonucu kurucu hisse senedi sahiplerinin bu nedenle uğradığı zararların kurulan yeni şirket olan G.. A... tarafından karşılanması gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece davacıların hak sahibi olduğu şirketin bölünmesi suretiyle kurulan G.. A..'nin kurucu hisse senedi ihdas etmemesi nedeniyle davacıların bu şirketten uygun bir tazminat isteyebileceklerinin kabul edilerek, buna göre karar verilmesi gerekirken, davacıların bu yöndeki istemleri üzerinde durulmaması doğru görülmemiş olup, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalı G.. A..'den alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 10.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.