Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6984 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18310 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 10/10/2013NUMARASI : 2013/115-2013/245Hasımsız olarak görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/10/2013 tarih ve 2013/115-2013/245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, dava dışı şirket ile factoring sözleşmesi imzaladıklarını ve dava dışı şirketin sözleşmesinin teminatı olarak bono düzenlendiğini ve bu bononun kaybolduğunu ileri sürerek bononun kaybolduğunun tespitine, ödeme yasağı konulmasına ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, iptali talep edilen bonoda vade ve düzenleme tarihinin bulunmadığı, bu nedenle bono vasfını taşımadığından iptali talep edilmeyeceği gibi tek başına faktoring sözleşmesinin bulunmasının yeterli olmayıp aynı zamanda fatura, irsaliye gibi belgelerle bononun iktisap edildiğinin ispat edilmesinin gerektiği ancak davacının yetkili hamil olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştirDava, bononun zayi olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkin olup, mahkemece iptali istenen bonoda vade ve düzenleme tarihi bulunmadığından bono vasfını taşımadığı gibi, davacının yetkili hamil olduğunu da kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa 6102 sayılı TTK'nın 778. maddesinin atfıyla aynı Yasa'nın 680. maddesine göre bir bononun tamamen doldurulmamış olarak tedavüle çıkarılma olanağı mevcut olduğundan mahkemenin iptali talep edilen senedin bono vasfını taşımadığına ilişkin gerekçesi yerinde olmadığı gibi esasen hasımsız olarak açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu türden davalarda, davacının yetkili hamil olduğu konusunda mahkemeye olumlu bir kanaat verecek kadar delil sunmasını yeterli saymak gerekir. Davacı, iptalini talep ettiği bononun ön ve arka yüzünün fotokopilerini mahkemeye ibraz etmiş olup, davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi nedeniyle bono iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Kaldı ki, dava sırasında yapılacak olan ilanlar sonucunda, hak sahipleri varsa ortaya çıkabilecek ve kendilerine karşı istirdat davası açılabilecek ya da hak sahipleri tarafından hasımlı olarak açılacak bir dava ile çek iptali kararının iptali talep edilebilecektir. Bu nedenle, mahkemenin yazılı gerekçeyle davayı reddetmesi yerinde olmadığından kararın, davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.