Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6960 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16458 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2013NUMARASI : 2011/514-2013/153Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/07/2013 tarih ve 2011/514-2013/153 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 18/06/2010 tarihli brokerlik sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin 24/11/2011 tarihinde feshedildiğini, müvekkil şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemeler sonucunda brokerin müvekkili şirkete 24.313,37 TL borcu bulunduğunun tespit edildiğini beyan ederek; tahsilde tekerrür olmamak ve fazlaya dair hakları mahfuz tutulmak kaydı ile şimdilik; 24.313,37 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 18/06/2010 tarihli brokerlik sözleşmesinden bahsedildiğini, ancak dava dilekçesinin aksine, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilmiş, usulüne uygun, yazılı brokerlik sözleşmesinin mevcut olmadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan ve 2 sayfadan ibaret olduğu görülen 18/06/2010 tarihli "P." başlıklı yazının1/1 sayfasına bakıldığında; altında herhangi bir imzanın görülmediğini, altında imza olmayan bir belgenin geçerliğinin olamayacağını ve kabul etmediklerini, 2/2. sayfasında ise "B." yazılı kısmın altındaki, kaşe ve kaşe üzerindeki imzanın, müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, taraflar arasındaki brokerlik sözleşmesinin 24/11/2011 tarihinde feshedildiğinin bildirilmesine rağmen, bu fesihten müvekkili şirketin dava sonrası haberinin olduğunu, geçerliliği olmayan sözleşmenin feshinden söz edilemeyeceğini, yine dava dilekçesinde müvekkili şirketin 24.313,37 TL borcu olduğundan bahsedildiğini, bu borcun nereden kaynaklandığının belli olmadığını, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarında böyle bir alış veriş veya borcun mevcut olmadığını, davacı tarafın bu borcu yazılı belge ile kanıtlamak zorunda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile taraflar arasındaki 18/06/2010 tarihli "B. Sözleşmesi"nin feshinden sonra davalının davacı tarafa 22.082,24 TL borcu kaldığı ve dava tarihine kadar borcun ödenmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 22.082,24 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, brokerlik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, davacı 18.06.2010 tarihli protokole dayanmış ve poliçeler sunmuş, davalı vekili bu belgelerdeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını, protokolün ön sayfasında da imza bulunmadığını savunmuş, bilirkişi incelemesinde dava konusu alacağa ilişkin davalının ticari defterlerinde bir kayda rastlanmamıştır. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalının savunması karşısında yeterli inceleme yapılmadan sonuca varılmıştır. Bu itibarla, mahkemece, davalının savunması üzerinde durularak protokoldeki ve gerektiğinde poliçelerdeki imzaların davalı yetkilisine ait olup olmadığı konusunda, uzman bilirkişi raporu alınarak taraflar arasında, dava konusu alacağın temelini teşkil eden brokerlik sözleşmesinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve sigortacılıkta uzman ve sigorta muhasebecisi bilirkişinin de yer aldığı heyetten rapor alındıktan sonra diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.