Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6951 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 141 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 40. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 14/02/2013NUMARASI : 2012/246-2013/32Taraflar arasında görülen davada İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.02.2013 tarih ve 2012/246-2013/32 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ası ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, asıl davada B ve C grubu hissedarları temsilen şirket yönetim kurulunda yer alan 4 adet yönetim kurulu üyesinin kendi aralarında anlaşarak A grubu hissedarları temsilen yönetim kurulunda yer alan üyelerin gıyaplarında şirket ana sözleşmesine ve yasal düzenlemelere aykırı olarak yönetim kurulu toplantıları yaptıklarını, karar almaları ve şirketi zarara uğratan işlemleri nedeni ile ortaklığın sürdürülemez hale geldiğini, B ve C grubu hissedarları temsilen şirket yönetim kurulunda yer alan üyelerin şirket ana sözleşmesinin 9. maddesine aykırı olarak şirket karar defterinde geçmiş tarihli boş sayfalar bırakarak usulsüz işlemlerine dayanak oluşturacak şekilde sonradan geçmiş tarihli yönetim kurulu kararları aldıklarını ve şirket mal varlığını piyasa fiyatlarının fahiş miktarda altındaki bedelle ihraç ettiklerini, bu hususların TTK'nın 531. maddesi kapsamında haklı sebep teşkil ettiğini ileri sürerek, şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen dosyada ise, genel kurulu yapılamayan, yasal olarak zaruri organları teşekkül edemeyen şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için uygun bir süre verilmesine, verilecek süre zarfında şirketin durumunu yasal gereklere uygun hale getirememesi halinde şirketin feshine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacı hissedarlar tarafından iddia edilen tüm vakıaların davalı şirketin hissedarları arasında akdedilen Hissedarlar Anlaşması'na dayandığını, iddia olunan söz konusu vakıalarla ilgili uyuşmazlıkların, Hissedarlar Anlaşması'nın 7.4.1. maddesi uyarınca, ICC Tahkim Kurallarına göre ve Türk Hukuku uygulanmak suretiyle çözümlenmesi gerektiğini savunarak, Hissedarlar Anlaşması'nda yer alan Tahkim Şartı uyarınca ICC Tahkim yetkili olacağından davanın usulden reddini, aksi durumda, TTK'nın 530. ve 531. maddelerinde öngörülen şartlar oluşmadığından davanın esastan reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan hissedarlar sözleşmesinin 7. maddesinde taraflar arasındaki anlaşmazlıkların tahkim kuralları ile çözümleneceğinin düzenlendiği, davalı tarafından tahkim ilk itirazında bulunulduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın tahkim ilk itirazı nedeni ile reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Asıl dava, davacıların ortak olduğu davalı şirketin haklı nedenle feshi, birleşen dava ise davalı şirketin zorunlu organlarının bulunmaması nedeni ile zorunlu organların oluşturulması için süre verilmesi ve verilen süre içerisinde organlar oluşturulmadığında şirketin feshi istemine ilişkin olup, mahkemece taraflar arasında imzalanan hissedarlar sözleşmesinin 7. maddesinde taraflar arasındaki anlaşmazlıkların tahkim kuralları ile çözümleneceğinin düzenlendiği gerekçesiyle, davanın tahkim ilk itirazı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Oysa, tahkim konusunda şirket ortakları arasındaki sözleşmede yer alan bir hüküm veya yapılacak hakem sözleşmesi geçersizdir. Tahkim, yalnız tarafların arzularına tabi olan, yani davalı ile davacının mahkeme kararına gerek olmaksızın aralarında anlaşarak sonuçlandırabilecekleri uyuşmazlıklar konusunda geçerlidir. Halbuki bir anonim şirketin feshine dair uyuşmazlığın ortaklar arasında yapılacak anlaşma ile sonuçlandırılması mümkün değildir. Ayrıca, 6102 sayılı TTK’nın 530 ve 531. maddelerinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesini yetkili kılan hükümleri de tahkim müessesesi ile bağdaşmamaktadır.Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar nazara alınarak işin esasına girilip, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın tahkim ilk itirazı nedeni ile reddine kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılara iadesine, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.