MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 06/07/2007NUMARASI : 2003/42-2007/384Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.07.2007 tarih ve 2003/42-2007/384 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin, müvekkili banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden senetler karşılığı kredi kullandırdığını, diğer davalılarında müşterek borçlu-müteselsil kefil olduklarını, müvekkil banka müfetişlerince yapılan incelemeler sonucu hazırlanan inceleme raporunda, davalı şirketin kullanmış olduğu kredi hesabının 31.12.1998 devre faizinin 1.000,00 TL'sinin M. A. D., 31.03.2000 devre faizinin 2.230,00 TL'sinin F. T.'in, 29.09.2000 devre faizinin 1.620,00 TL'sinin N. D.'ın hesabından karşılandığını bu şekilde davalı şirketin hesabına usulsüz aktarılan 4.850,00 TL'nin 10.08.2002 tarihi itibariyle ulaştığı rakamın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 17.157,00 TL olduğunu, davalı kefillerin kefalet limitlerinin 11.000,00 TL olup, borcun tamamından sorumlu olduklarını, alacaklarının tahsili için noter kanalı ile 05.09.2002 tarihli ihtanmaye keşide ettilerse de davalıların cevabi ihtarname ile itiraz ettiklerini ileri sürerek, 17.157,04 TL'lik alacaklarının 4.850,00 TL'sine 10.08.2002 tarihinden ihtarname tarihi olan 05.09.2002 tarihinden sonra ise taraflar arasındaki sözleşmenin 41. maddesine göre bu faiz oranının %50 fazlası olan %105 oranında faiz ve BSMV ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacı bankanın aldığı ihtiyati haciz kararına istinaden takibe geçildiğini, müvekkillerinin tüm kredi borcunu ödediklerini, davacı banka personelinin usulsüz işlemlerinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, sebepsiz zenginleşme nedeniyle hak iddia edebilmek için davacının bu miktarda zarara uğraması, başka anlatımla sebepsiz zenginleşen davalı tarafa aktarılan paranın davacı bankanın kasasından çıkması gerektiği, davacı bankanın hesaplarından davalı şirketin hesabına aktarım yapılan şahıslardan sadece F. T.'e ödeme yapıldığı; M.A. D.'tan tasfiye edilecek alacaklar hesabından alacaklı olduğu ve bu şahsın hesabına da Başka şahıslardan aktarım yapıldığı, davacı bankanın sadece bu şahısların hesabından aktarılan 3.230,000 TL üzerinden talepte bulunabileceği, hesaba aktarım yapılan N.D. yönünden bankanın bir zarara uğradığının ispat edilemediği, kefillerin icra dosyasına 10.193,13 TL ödeme yapmaları nedeniyle 809,87 TL'den sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.230,00 TL'asıl alacak, 7.720,78 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz ve 386,03TL faizin %5 aoranında BSMV olmak üzere toplam 11.336,81 TL'nin davalı kefiller 809,87 TL asıl alacak, 329,97 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz ve faizin %5 oranında BSMV 16,29TL olmak üzere toplam 1.152,13 TL den sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, asıl alacak olan 3.230,00TL'ye (kefillerin asıl alacağın 809,87 TL sinden sorumlu oldukları gözetilerek) dava tarihine kadar yıllıkı %105 faiz ve fazin %5'i oranında BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredilerin devre faizinin, dava dışı hesap sahibi Nurten Durak'ın bilgisi dışında bu kişinin hesabından banka personelince usulsüzce davalı şirket hesabına aktarılan paradan karşılandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür ( 4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa'nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef-i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğindedir. Bankanın hesap sahibi Nurten Durak'a ödeme yapıp yapmadığı zararın oluşumuna etkili olmadığı gibi, davacı bankanın bu konudaki zararının tahsilini istemesine de engel değildir. Bu durumda, mahkemece, yazılı şekilde söz konusu paranın davacı bankanın kasasından çıkması gerektiği, hesap sahibi N. D. yönünden davacı bankanın bir zarara uğradığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.