MAHKEMESİ : DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)TARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2011/332-2013/372Taraflar arasında görülen davada Düzce 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.06.2013 tarih ve 2011/332-2013/372 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı A.. A.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili H. Ç.'ın doğuştan bedenen %60 oranında engelli olup, mahkeme kararıyla kısıtlandığını, annesi müvekkil K.. Y..'ın de veli olarak atandığını, davalı A.. A.. ile iş ve fikir birliği içerisinde bulunan dava dışı kişinin kısıtlıya engelli araba alacağı, kısıtlıyı işe sokacağı yönünde telkinlerde bulunarak noterde bir kısım evraklar imzalattığını, atılan imzaların davalı şirketin kuruluş sözleşmesi olduğu, hile yapılarak kısıtlı davacının diğer davalıyla birlikte şirket ortağı yapıldığını ileri sürerek, şirket ana sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.Davalı A.. A.. vekili, müvekkilinin dava dışı kişiyle işbirliğinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacı H. Ç.'ı sadece noterde bir defa gördüğünü, vasi tayinine ilişkin kararın şirket kurulması tarihinden sonra olduğunu, açılan davanın dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, gerek 26.08.2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu gerekse, şirketin kurulduğu tarihte davacı hakkında vasi tayinine ilişkin davanın görülüyor olması ile dava sonucunda davacının söz konusu sözleşme düzenlendiği tarihte ağır özürlü olması nedeniyle vesayet altına alınmasına karar verilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, davacının söz konusu sözleşmenin düzenlendiği tarihte ağır özürlü olduğu, bu nedenle sözleşme yapma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile şirket ana sözleşmesinen iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı A.. A.. vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirket ana sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak, şirket kurucu ortağı gözüken davacı H. Ç.'a ait 26.08.2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporunda davacı kısıtlının %60 bedensel engelli olduğu, akıl hastalığı bulunmadığı rapor edilmiş, kısıtlama kararında da kısıtlının %60 oranında bedensel engelli olduğu, akıl hastalığı bulunmadığı, ancak sakatlığı ve deneyimsizliği nedeniyle kendi isteğiyle TMK'nın 408. maddesi uyarınca kısıtlanmasına karar verildiği açıklanmıştır. TMK'nın 410. maddesinin 2 ve 3. bendi "Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilandan önce etkilemez. Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır." hükmünü haiz olmakla, isteğe bağlı kısıtlama kararının üçüncü kişiler yönünden sonuç doğurabilmesi için kararın ilan edilmesi gerektiği açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu halde, davacı kısıtlının ayırt etme gücü bulunduğuna göre, mahkemece, vesayet davası açılma tarihinin şirket ana sözleşmesinden önce olması esas alınarak, kısıtlama kararı şirket ana sözleşme tarihinden sonra olsa da, davacının sözleşme düzenlendiği tarihte sözleşme yapma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermesi yerinde değildir.Davacı taraf ehliyetsizlik iddiası dışında, davalı ortağın iş ve fikir birliği içinde bulunduğu dava dışı C.D.nin engelli arabası alacağı ve işe sokacağı hususunda telkinlerde bulunarak noterde bir kısım evrakları imzalattırdığı, hile yapılarak davacı kısıtlının şirket ortağı yapıldığı iddialarında da bulunmuş olmasına rağmen, mahkemece bu iddialar üzerinde hiç durulmamış, bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, ceza davası ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bu iddialar konusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı A.. A..'a iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.