Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6820 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17819 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2013NUMARASI : 2012/259-2013/69Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/04/2013 tarih ve 2012/259-2013/69 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin “Ö.” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalı F.. T..'un bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Ö. H.+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere kötüniyetle davalı TPE’ne başvuruda bulunduğunu, müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı'na itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen reddedilmesi üzerine YİDK'e yapılan başvurudan da sonuç alınamadığını, oysa müvekkili markası ile esas unsuru "Ö." ibaresinden oluşan davalı başvurusunun tüm mallar yönünden iltibasa neden olabilecek derecede benzediklerini ileri sürerek 2012-M-2976 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Türk Patent Enstitüsü vekili, müvekkilince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Diğer davalı, cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait 2010/51610 sayılı başvurunun, kare içeresinde büyükçe yan yana iki nar resmi ile karenin üst bölümünde çerçevenin sağından soluna kadar uzanacak ve vurguyu tamamen üzerine çekecek biçimde "H." kelimesi ve bu kelimenin ilk iki harfi üzerine konuşlandırılmış şekilde, sadece dikkatli bakıldığında ayırt edilebilen, "Ö." kelimesinden oluştuğu, "H." ibaresinin dilimizde doğrudan bir anlamının bulunmadığı, nar meyvesi ile tanınan "H." ilinin ilk hecesi olan "H." ve "N." sözcüklerinin birleşiminden müteşekkil yaygın kullanımı olmayan bir ibare olduğu, başvurudaki konumu itibariyle de, ön planda, ayırt ediciliği mevcut asıl unsur niteliğinde bulunduğu, arka plandaki iki büyük nar resiminin de vurguyu "H." ibaresine sevkettiği, şu halde başvuruda "Ö." ibaresi gerek konumlanış biçimi, gerekse işitsel, görsel ve kavramsal açıdan genel izlenime hakimiyeti ve etkisi olmayan tali (ikincil) planda kaldığı, dolayısıyla davacının "Ö." ibareli markası ile davalının "Ö. H.+n. şekli" ibareli markası arasında işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim olarak bir bütün halinde idari, ticari, ekonomik bir bağlantı kurulması ihtimali dahil,karıştırması ihtimali bulunacak bir benzerlikten söz edilemeyeceği, çekişmeli mallar ve taraf işaretleri yönünden KHK'nin 8/1-b ve 8/4 hükmü anlamında bir tescil engeli ve karıştırma ihtimali olmadığı gibi, davalının kötüniyetini ortaya koyacak bir kanıt ve veri de sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, TPE YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı adına tescilli marka "Ö." ibaresinden oluşmakta olup aynı ibare davalı başvurusuna konu işaretin esas unsurlarından biridir. Davalının markaları benzer kabul eden Markalar Dairesi Başkanlığının kararına karşı dosyaya yansıyan bir itirazının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemenin işaretler arasında 556 sayılı KHK'nın 8'inci maddesi anlamında bir benzerliğin ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığı yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Bu durumda markaların kapsadığı ürünler bakımından benzerliğin ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı uyuşmazlığın özel bilgiyi gerektirdiği de nazara alınarak konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru olmamış, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.