MAHKEMESİ : Asliye Ticaret MahkemesiTaraflar arasında görülen davada... Asliye TicaretMahkemesi’nce verilen 28/11/2014 tarih ve 2013/321-2014/531 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı, ortağı olduğu davalı şirketin yönetiminde bir süredir sergilenen ciddiyetten uzak tutum ve ticari anlamda alınan yanlış kararlar nedeniyle maddi sıkıntılar yaşandığını, durumun vehametini anlatmak ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak için yapılan çağrılara yanıt verilmediğini, vergi ve SGK borçları nedeniyle haciz işlemine maruz kaldığını ileri sürerek ortaklıktan çıkarılmasına izin verilmesini ve davalı şirketin feshini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sunmuş olduğu belgeler ve gelen yazı cevapları ile şirketin incelenebilen defter, kayıt ve belgelerinin, davalı şirketin haklı sebeple feshini ya da davacının davalı şirketten haklı sebeplerle ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesini kesin ve yeterli kanıtlarla ispata yeterli olmadığı, soyut iddia ve beyanlarından başka davacının iddialarını ispata yeterli delil ve belgeler sunamadığı, ortaklar arasında kısmi ya da tamamen uyumsuzluk, husumet veya ciddi anlamda çekişmelerin olduğuna ve bir uyumsuzluk, çekişme varsa bile şirketin feshini ya da davacı ortağın ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesini gerektirir nitelikte olduğuna dair hususların da davacı tarafça kesin ve yeterli kanıtlarla ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı temyiz etmiştir.Dava, haklı sebeple şirket ortaklığından çıkma ve şirketin feshi istemine ilişkin olup mahkemece davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini ve şirketin feshini istemiş olup taleplerini terditli olarak ileri sürmemiştir. 6100 sayılı HMK'nın 31/1'inci maddesinde Hâkimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, aynı Kanunun 119/1-ğ bendinde talep sonucunun açıkça dava dilekçesinde gösterileceği düzenlenmiş, aynı maddenin 2'nci fıkrasında da anılan hususun eksikliği halinde bu eksikliğin giderilmesi için davacıya bir haftalık kesin süre verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda öncelikle yukarıda anılan yasal düzenlemeler uyarınca davacının talebinin netleştirilmesi ve davanın, davacının netleştirilmiş talebine göre sürdürülmesi gerekmektedir. Dosya içeriğinden davalı şirketin 20.000 TL sermaye ile kurulduğu, sermayenin 500 TL'lik kısmının davacı ortak, bakiyesinin diğer ortak tarafından taahhüt edildiği, şirketin 03.03.2010 tarihinde tescil edildiği, 28.11.2013 tarihi itibariyle vergi borcunun şirket sermayesinin 2 katından daha fazla bir tutar olan 46.146,66 TL'ye ulaştığı, vergi dairesince davacı limited şirket ortağı hakkında şirketin borçları nedeniyle 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Kanunun 35/1'inci maddesi limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacaklarını düzenlemiş olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere limited şirket ortaklarının şirketin amme borçlarından sorumlu olabilmeleri için amme alacağının borçlu şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması bir ön koşul olarak kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava tarihi itibariyle amme borçlusu davalı limited şirketin acz içinde olup olmadığı, davacı ortak hakkındaki takibin borçlu şirketin acz içinde olması nedeniyle yapılıp yapılmadığı vergi dairesinden sorulup, davalı şirketin acz içinde bulunduğunun tespiti halinde bu durumun davacının açıklattırılacak talebine etkisi ve dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.