MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/11/2012NUMARASI : 2008/28-2012/211Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/11/2012 tarih ve 2008/28-2012/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinden T. GMBH’nin 1987’den beri Almanya’da dijital ürünler sektöründe faaliyet gösteren lider bir şirket, T.S.A’nın ise ürünlerin Almanya dışında satış ve dağıtımından sorumlu şirket olduğunu, “T.” markalı ürünlerin Türkiye’de de 90’lı yıllardan beri satıldığını, T. ibareli markaların Alman Marka ve Patent Ofisi nezdinde tescilli olduğunu, ayrıca 1991 yılından beri WIPO nezdinde de pek çok ülkeyi kapsayan şekilde korumaya sahip olduğunu, TPE nezdinde de “T.” markasının 2006 yılında 38. sınıfta tescil ettirildiğini, başvurularının 9. sınıftaki mal ve hizmetleri kapsamasına rağmen bu sınıfla davalı adına tescilli marka nedeniyle tescil başvurularının reddedildiğini, müvekkilinin T. markasının gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğunu, bu durumun KHK’nın 8/III maddesine aykırılık teşkil ettiğini, T.markasının tanınmış bir marka olduğunu, dünyanın pek çok ülkesinde tescilli olup sektörde lider olduğunu bu nedenlerle davalı markasının hükümsüzlüğünün gerektiğini, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu, T.ibaresinin müvekkilleri şirketlerin ticaret unvanlarındaki ayırt edici unsur olduğunu, T. markasının davacının ticaret unvanı ile iltibas yaratması sebebiyle hükümsüz kılınması gerektiğini, ayrıca davalının ticaret unvanında da T. ibaresinin kullanılmasının da iltibasa neden olduğunu, bu nedenle T ibaresinin davalının ticaret unvanından da silinmesi gerektiğini ileri sürerek 2003 03396 numaralı ve "T." ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve ayrıca Tekniksat ibaresinin davalının ticaret unvanından silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin kurucusu EY’ın 1992 yılında faaliyetlerine başladığını ve lider markaların distribütörlüğünü yaptığını, daha sonra kendi ürettikleri özgün ürünler için T markasını yarattıklarını bunun yanında T. U .ve T. markalarının da sahibi olduğunu, T. markasının 2003 yılında 09, 35 ve 42. sınıflarda TPE nezdinde tescil ettirildiğini, basiretli bir tacir gibi davrandığını, ürünlerin ISO 9001 kalitesi ile güvenceli olduğunu, davalı şirket markasının Türkiye’de tanınmışlığa sahip olduğunu ve yüzde yüz yerli olduğunu, markanın tanıtımı için pek çok faaliyet gerçekleştirdiklerini, uzun yıllardır davalı tarafından markaya yatırım yapıldığı ve tanıtıldığını, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının markasının taklit edilmesinin söz konusu olmadığını, markanın özgün bir yaratı olduğunu, markaların anlam itibariyle birbirinden çok farklı olduğunu, davalının marka tescil başvurusunun 2006 yılında yapıldığını, 2003 yılında bu markaya ilişkin Türkiye’de bir başvuru ya da tescil bulunmadığını, yurt dışındaki tescillere dayanarak davalının markasının hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini, davacıların markasının tanınmışlığına ilişkin iddiaların yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının 1172489 sayılı T. markasının Alman Marka ve Patent Ofisi’ne 22.01.1991 tarihinde tescil ettirildiği, 10.04.2000 tarihinde de T.-TV ibareli işaret ile 09, 16, 35, 38, 41 ve 42. sınıflar için tescil edildiği, bu sınıfların davalının markasının tescilli olduğu sınıflarla ayniyet taşıdığı, yine davacının markasının WIPO nezdinde 23.05.1991 tarihinde bir çok ülkede tescil edildiği, davacı tarafından sunulan kataloglar, ciro, faturalardan davacının markasını yaygın ve kesintisiz olarak kullandığının anlaşıldığı, davacının markasının 556 sayılı KHK 7/1-ı anlamında tanınmış marka olduğu, sunulan delillerden davacı şirketin en geç 1999 yılı itibariyle tüm ürünleri ile Türkiye pazarına girdiğinin anlaşıldığı, davacı ile davalının bulunduğu sektör ve davalının tacir sıfatı dikkate alındığında, 1991 yılından bu yana teknik konusunda gelişmiş bir ülke olan Almanya ve diğer ülkelerde tescilli olan ve yaygın kullanımı bulunan bu ürünler ve markasından haberdar olmadığının düşünülmesinin mümkün görünmediği, her iki markanın toplu olarak değerlendirilmesi durumunda markaların yazılış biçimleri itibariyle benzer olduğu, okunuş itibariyle her iki markanın telaffuzunun neredeyse aynı olduğu, ancak davalının tescilli markasına uygun şekilde yine adına tescil ettirdiği ticaret ünvanını tesciline uygun şekilde kullanması halinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı gerekçeleriyle TPE'de davalı taraf adına 2003 03396 numarası ile tescilli bulunan "T." markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına tescilli "www.tekniksat.com" alan adlı internet sitesinin kararın kesinleşmesinden sonra iletişiminin engellenmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Ancak, 6762 sayılı TTK'nın 57/5. maddesinde, başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak haksız rekabet hali olarak sayılmıştır. Bu hüküm uyarınca davacının haklı olarak kullandığı tanıtma vasıtasını davalının ticaret unvanı olarak kullanmasının mümkün bulunmamasına rağmen mahkemece davacının bu talebinin reddi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 07/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.