Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 67 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10470 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 05/04/2012NUMARASI : 2009/662-2012/315Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 05.04.2012 tarih ve 2009/662-20127315 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili bankanın davalı H. B. K.'ya 20/10/1998 tarihli kredi sözleşmesi gereğince 2.500 TL kredili mevduat hesabı ile kredi kullandırdığını, diğer davalının bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, asıl alacak ve eklentileri ile birlikte 65.577,46 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek %153 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri, asıl borçlu tarafından kullanılan bir kredi bulunmadığı gibi, geçerli bir kefalet ilişkisinin de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, kredinin kullandırıldığı tarihte ve sonraki süreçte yetkili olan banka şubesi müdürü ve müdür yardımcısı tarafından borcun ödendiğine dair belge verildiği, bu belgeye rağmen uyuşmazlık konusu borcun ödenmediğini kabul etmenin hukuken mümkün olmadığı gibi banka şubesi yetkililerince söz konusu borcun ödenmemiş olmasına rağmen böyle bir belge verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, söz konusu banka görevlileri hakkında ceza davası açıldığı ve zimmetlerine para geçirmekten mahkumiyet kararı verildiği, banka müfettişlerince yapılan soruşturmanın da bu yönde olduğu, banka kayıtlarından borcun ödendiği sonucuna varıldığı, davalıları söz konusu borçtan sorumlu tutmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava kredili mevduat hesabı sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında tüketici kredisi sözleşmesi düzenlendiğinin ileri sürülmediği ve taraflar arasında 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasa'nın 10. maddesinde tanımlanan nitelikte tüketici kredisi sözleşmesi, geri ödeme planının ibraz edilmediği, taraflar arasında yasaca tanımlanan tüketici kredisi sözleşmesinin varlığından söz edilemeyeceği, uyuşmazlık hakkında 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasanın 10. maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı, bu nedenle davacı banka ile davalılar arasında anılan Yasa'nın 3/h maddesinde tanımlanan tüketici işleminden söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın genel hükümlere göre genel mahkemelerde bakılıp sonuçlandırılmasının yasal zorunluluk olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken doğrudan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.