MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2014NUMARASI : 2013/137-2014/263Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/09/2014 tarih ve 2013/137-2014/263 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında taşımadan kaynakla cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin davalıdaki alacağının tahsili için Bakırköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2012/20739 esas sayılı dosyasında takip başlattığını, davalının borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın % 40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı tarafından yapılan takibin 31.5.2012 tarihli taşıma sözleşmesi nedeniyle düzenlenen navlun alacağı faturasına dayandığını, söz konusu taşıma sözleşmesinde uyuşmazlıkların İstanbul Ticaret Odası Uzlaştırma ve Hakem Bilirkişilik Yönetmeliği uyarınca çözümleneceğinin düzenlenilmesi nedeniyle tahkim itirazında bulunduklarını, müvekkiliyle davalı arasında İ.'dan T.'ye taşınan dava dışı O.G.Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından satın alınan makinelerin taşınması nedeniyle üst taşıyıcı ve fiili taşıyıcılık ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin üst taşıyıcı, davacı şirketin ise fiili taşıyıcı olduğunu, taşınan malların davacı alt taşıyıcının kusuru dolayısıyla hasarlandığını, hasarın sigorta teminatı kapsamında sayılmayıp sigorta şirketince ödeme yapılmadığını, O. G. firmasınca hasar bedeli olarak 14.036,10 TL yansıtma faturası düzenlenilerek hasar bedelinin müvekkilinin bu firmadan olan cari alacağından mahsup yoluyla tahsil edildiğini, müvekkilince bu ödeme nedeniyle düzenlenen yansıma faturalarının davalıya gönderilmesine rağmen davalı tarafından iade edildiğini, müvekkilinin davacıdan olan bu alacağı nedeniyle takas ve mahsup def'inde bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin varlığının ve bu sözleşmede yer alan tahkim kaydının ispat edilememesi nedeniyle tahkim itirazının yerinde olmadığı, incelenen taraf defterlerinden davacının takip konusu alacak tutarı olan 7.434,85 TL alacaklı olduğu ancak davalını takip sonrasında 14,036,10 TL yansıma faturası düzenleyip defterine kaydettiği, bu faturanın davacı tarafından kabul edilmediği, yansıma faturasının takibe konu alacağın dayanağını oluşturan taşıma sırasında meydana gelen hasardan kaynaklı olduğu, hasarın oluşumunda davacının % 25 oranında kusurunun bulunduğu, davalının takas mahsup def'i gözetilerek davacı alacağının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle Bakırköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2012/20739 Esas sayılı dosyasında alacağın 3.221,85 TL'lik kısmına yönelik itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren bu alacağa avans faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına, icra inkar ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava; CMR hükümlerine tabi taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacak nedeniyle yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya birkısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil doğrudan doğruya Türkiye'nin tabi olduğu 1958 tarihli New York Sözleşmesi'nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır. Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 4. maddesinde ise; "Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için tahkim anlaşmasının taraflarca imzalanmış bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim antlaşmasının varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması gerekir. Asıl sözleşmenin bir parçası haline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması halinde de geçerli bir tahkim anlaşması yapılmış sayılır" hükümlerine yer verilmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK'nın 412. maddesinde New York Sözleşmesi ve Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerine eşdeğer nitelikte düzenlemelere yer verilmiştir.Somut olayda tarflar arasındaki uyuşmazlık; asıl taşıyıcı davalı ile fiili taşıyıcı davacı arasında dava dışı O. G. firmasına ait malların İspanya'dan Türkiye'ye nakliyesine ilişkin taşıma sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dosya içerisinde yer alan "Yükleme Antlaşması" başlıklı taşıma sözleşmesinin, yazılı şekilde düzenlendiği, taraflarca icap ve kabulün teyitleşilerek yapıldığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen sözleşmede; sözleşme koşullarına 24. saat içide itiraz edilmediği taktirde teyit edilmiş sayılacağı, sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıkların İstanbul Ticaret Odası Tahkim Uzlaştırma ve Hakem Bilirkişilik Yönetmeliği uyarınca çözümleneceği belirtilmektedir. Sözleşme uyarınca davacı firma tarafından taşımanın yapılması, davacı tarafından bu taşımadan kaynaklı navlun alacağının talep edilmesi karşısında davacı tarafından "Yükleme Antlaşması" başlıklı taşıma sözleşmesindeki koşulların tahkim şartı da dahil olmak üzere kabul edildiği sonucuna varılmaktadır. HMK'nın 116. maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalı vekilince süresinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar uyarınca geçerli bir tahkim şartının mevcudiyeti gözetilmeksizin tahkim ilk itirazının reddiyle işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.