MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2012NUMARASI : 2010/483-2012/153Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/06/2012 tarih ve 2010/483-2012/153 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/04/2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. E.. D.. ile davalı vekili Av. B. Ç. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkili şirketlerin hakim ortağı A. Enerji Üretim San. ve Tic. AŞ’nin "C. R. ve H. İnşaatı" projesinin yüklenicisi olduğunu, yapımı üstlenilen proje için taraflar arasında bağıtlanan sözleşmenin 30/a bendi uyarınca "tesis ve işlerin sigortası, P.-P. İnşaat Adi Ortaklığı tarafından yaptırılacak sigorta poliçesinde A. Enerji Üretim A.Ş. sigortalı olacak, 30-c maddesi uyarınca hasardan kaynaklanan ve sigorta tarafından karşılanmayan tüm zararlar yükleniciye ait olacaktır" hükmü bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmedeki hükümler uyarınca davalı sigorta şirketi ile 30315449 numaralı "inşaat all risk sigorta poliçesi" düzenlediğini, 27.07.2009 tarihinde yaşanan sel felaketi nedeni ile müvekkilinin yüklenicisi olduğu inşaat alanında hasar meydana geldiğini, bu nedenle davalı sigorta şirketine ihbarda bulunulup ödeme yapılmasının istenildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından verilen 02.12.2009 tarihli cevapta; hasarın poliçede yer alan sel muafiyet bedelinin altında kaldığı gerekçesi ile ödeme yapılmayacağının belirtildiğini, ancak muafiyet uygulaması hatalı yapıldığı gibi müvekkillerinin yeterince bilgilendirilmediğini ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL hasar bedelinin ihbar tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile toplam talebini 755.744,53 TL'ye yükselmiştir.Davalı vekili, davacılar tarafından üstlenilen inşaat ve şantiye tesislerinde meydana gelen hasarın poliçe gereğince muafiyet tenzilinin altında kaldığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sigorta poliçesi metninin davacıların sigorta yaptırmaktaki amaçları doğrultusunda yorumlanmasının gerektiği, 5684 sayılı Yasa uyarınca sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü bulunduğu, sigorta sözleşmesi yapılırken tarafların işin özelliğine uygun olarak özel şartları kararlaştırabilecekleri ancak bunun hiçbir yanılgıya yol açmayacak şekilde net olarak açıklanmasının gerektiği, sigortacılığın gereği ve iyi niyet kurallarına göre %10 oranındaki indirimin sigorta bedeli üzerinden yapılmayıp, sigortacının ödeyeceği tazminat üzerinden yapılmasının gerektiği, buna göre önce sigortalının gerçek hasar miktarı tespit edilip bu miktar üzerinden %20 muafiyet indiriminin düşüleceği, daha sonra bulunan miktardan %10 oranında indirim yapılarak sigortacıya yapılacak ödeme miktarının belirleneceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 755.744,52 TL'nin 02.08.2009 temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, inşaat sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatı istemine ilişkindir.Davacılar ile arasında taşeronluk sözleşmesi olan dava dışı A.Enerji A.Ş. ile davalı sigorta şirketi arasında inşaat rizikolarına karşı sigorta poliçesi düzenlenmiş olup, poliçe kapsamında yer alan muafiyet kaydının sigorta bedeli üzerinden mi yoksa her bir hasar için belirlenen zarar bedeli üzerinden mi yapılması gerektiği, uyuşmazlığın özünü teşkil etmektedir. Davacı tarafça da dosyaya ibraz edilen poliçe örneğinden açık ve anlaşılabilir şekilde görüldüğü üzere, riziko halinde yapılacak sigorta tazminatı ödemelerine yönelik muafiyet tenzilinin toplam sigorta bedeli üzerinden yapılacağı yönünde açıklamalara yer verilmiştir. Bu hali ile taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda sigorta muafiyet oranının tespitinde toplam sigorta bedelinin esas alındığı açıktır. Bu husus, mahkeme karar gerekçesinde değinildiğinin aksine her hangi bir karışıklığa yol açacak şekilde düzenlenmediği gibi açıklamalarda anlam kargaşası da mevcut değildir. Nitekim muafiyet oranlarının belirlenmesine ilişkin olarak ilgili mevzuatta kısıtlayıcı hükümlere de yer verilmemiştir. Bu durumda, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü ve anonim şirket hüviyetini haiz davacılarla onların hakim ortağı olan dava dışı anonim şirketin davaya konu sigorta poliçesinin tanzimi öncesinde yapılan müzakereler sırasında varsa ilgili taleplerini bildirip bunların poliçeye eklenmesi veya olumsuz gördüğü hususların poliçeden çıkartılması yönünde talepte bulunabileceği göz önüne alınmak suretiyle, mevcut muafiyet hükmünün geçerliliğini engelleyen bir durumun bulunmadığı değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 04/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.