MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2015 tarih ve 2013/391-2015/383 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ile arasındaki nakliye sözleşmesinden doğan ilişki sonucu cari hesabı oluşturan faturadan kaynaklı 4.061,85 TL alacaklı olduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu oysa, davalının nakliye bedeli için kararlaştırılan vadede borcun bir kısmını ödediği halde takip konusu miktarı ödemediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasındaki uyuşmazlığın müvekkiline tebliğ dahi edilmeyen 13/04/2012 tarihli, 5.500,00 USD karşılığı 9.807,60 TL bedelli navlun farkı faturası ve 25/05/2012 tarihli, 620,00 USD bedelli, kur farkı faturasından kaynaklandığını, navlun farkı faturasının neye ilişkin olduğunun bilinmediğini, ayrıca kur farkı faturasının da kabulünün mümkün olmadığını savunarak, davanın reddi ile %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 21/03/2012 tarihli " Araç Verme Anlaşması " başlığı altında sözleşme imzalandığı, sözleşme doğrultusunda davacı tarafından davalıya yükleme ve gümrükleme noktası ..., teslim noktası ... olan ihraç ürünlerinin nakliyesi için araç verildiği, taşıma işleminin gerçekleştiği, davacı tarafça taşıma ücretlerine yönelik olarak faturalar düzenlendiği, fatura bedellerinin ödendiği, taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafça davalı adına kesilen navlun ve kur farkı faturalarından kaynaklandığı ancak, sözleşmede navlun ve kur farkları için getirilmiş herhangi bir düzenleme bulunmadığı ayrıca, bu konuda taraflar arasında ticari teamül niteliğinde bir uygulama da mevcut olmadığından davacının söz konusu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın ve yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile USD olarak kesilen faturanın ödenip, davacı defterlerine işlendiği ve borcun sona erdiği, herhangi bir ihtirazi kayıt da ileri sürülmediğinden kur farkı faturasına dayalı talebin reddinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça takip ve dava konusu yapılan 13/04/2012 tarihli, “...” açıklamalı, 5.500 USD bedelli faturaya ilişkin olarak sunulan, davalının 12/04/2012 tarihli onay yazısı ile yeminli tercüman aracılığıyla tercüme ettirilen ... (Vergi Nüshası) evraklarından, davacının, taraflar arasında akdedilen 21/03/2012 tarihli sözleşmeye uygun olarak gümrük vergilerini ödediği, vergiler toplamının 4.790 USD olduğu yine, sözleşmede belirtilen beher tır için 120 USD acentelik ücreti (6 araç için 720,00 USD) toplamının fatura bedeli olan 5.500 USD'ni karşıladığı, taşımaya konu 6 adet CMR senedindeki, asıl navlun bedeline dair faturadaki ve ...lardaki araç plakalarının da birbiriyle örtüştüğü nazara alınarak, navlun farkı alacağına dair talebin kabulüne karar vermek gerekirken, anılan talep yönünden de davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.