Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6636 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14641 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/04/2015 tarih ve 2014/918-2015/328 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile birleşen ...bank...A.Ş.'nin ana sözleşmesinin 66. maddesi uyarınca çıkarılan 1.700 adet kurucu intifa senedinden 65 adedinin sahibi bulunduğunu, ...bank...A.Ş.'nin 5230 sayılı Kanun ile davalı bankayla birleşerek tüzel kişiliğinin sona erdiğini, ...bank...A.Ş.'ni devralan davalı bankanın müvekkilinin sahip olduğu kurucu intifa senetleri dolayısıyla sözleşme ile ilişkinin yükümlü tarafı haline geldiğini, ...bank...A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık haklarının yönetim ve denetiminin 18/06/2002 tarihinde ...'ye devredilmesinin müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan haklarını etkilemeyeceğini ileri sürerek, 2005 ve 2006 yıllarında dağıtılan kardan müvekkilinin sahip olduğu 65 adet kurucu intifa senedine isabet eden kar payı alacağından şimdilik 10.000,00 TL'nin dağıtım tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaaşımı def'inde bulunmuş, ...bank...A.Ş.'nin hisselerinin tamamının müvekkilinin bir dahili olmaksızın ... tarafından ilgili mevzuat hükümleri gereğince devralındığını, müvekkilinin esas sözleşmesinde, birleşme protokolünde kurucu intifa senedi sahiplerine ilişkin bir hüküm de bulunmadığını, ...bank...A.Ş.'nin 1998-2002 yılları arasında bilançolarında görünen karın fiktif olup, bankanın fiilen zararda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Fer'i müdahil vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kurucu intifa senedi sahibi olduğunu belirttiği ...bank...A.Ş.'nin ... tarafından 18/06/2002 tarih, 742 sayılı kararla temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin ...'ye devredildiği, ... ... kurulunun 19/06/2002 tarih, 403 sayılı kararıyla bankanın ödenmiş sermayesi olan 470.000.000 TL nakit ödeme yapılarak banka hisselerinin tamamının devralındığı, ... kurulunun adı geçen kararı ile ... Bank...A.Ş.' nin hisselerinin tamamının mülkiyetinin ...'ye geçmiş olup, davacının ortaklık hakkının kalmadığı, davalı bankaya kanunla devredilen ...bank...A.Ş.'nin kurucu intifa senedinden doğan davacının ortaklık hakkı sona erdiğinden aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, kurucu intifa senedinden kaynaklanan kar payı alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde ...bank...A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin ...'ye devredildiği, ... ... kurulu kararı ile ...bank...A.Ş.'nin tamamının mülkiyetinin ...'ye geçmiş olup, davacının ortaklık hakkının kalmadığı ve bu nedenle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, Kurucu intifa senetleri 6102 sayılı TTK'nın 502-503 (6762 sayılı TTK'nın 402- 403) maddelerinde düzenlenmiş olan intifa senetlerinin özel bir türünü oluşturur. İntifa senetleri sahibine sadece malvarlıksal haklar sağlayan, pay senetlerinin aksine şirkette herhangi bir payı temsil etmeyen, pay sahipliği hakkı sağlamayan senetlerdir. Bu bakımdan senet sahibine malvarlığı, yönetim, denetleme ve bilgi hakları vermez. Fakat, kara veya tasfiye bakiyesine katılma hakkı sağlar.Kurucu intifa senedi sahipleri ile anonim ortaklık arasındaki ilişki ortaksal değil, sözleşmesel nitelikte bir ilişkidir. Diğer bir deyişle, anonim ortaklıkta kurucu intifa senedi sahipliği ile pay sahipliği sıfatları tamamen farklı iki kurumdur. Dolayısıyla sözleşmesel bir ilişkinin, kural olarak taraflardan birinin, tek yanlı beyanı ile ortadan kaldırılması mümkün olmadığı için, kurucu intifa senedi sahiplerinin onayı olmaksızın anonim ortaklığın ortaksal bir işlemi ile kurucu intifa senetlerini ortadan kaldırması, itfa etmesi veya sınırlaması mümkün değildir. Zira, kurucu intifa senedi sahipleri tamamıyla anonim ortaklığın dışında, anonim ortaklığa göre üçüncü kişi konumundadır.Yukarıda da açıklandığı üzere, intifa senedinin içerdiği hak senedin ilk sahibi ile şirket arasında sözleşmeye dayanır ve bu bakımdan ilişki ortaksal değil sözleşmesel bir ilişkidir. Hak sahibi şirket karşısında üçüncü kişi belirli şartların gerçekleşmesi halinde alacaklı konumundadır. Dairemizin istikrar kazanmış kararlarında da belirtildiği üzere, ...bank...A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin ...'ye devredilmesinin, bankaya karşı 3. kişi konumunda olan davacının kurucu intifa senetlerinden doğan kar payı alacağını istemesine engel teşkil etmez. Bu itibarla, mahkemece somut uyuşmazlık yönünden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilip, inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken,anılan hususlar nazara alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.