Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 662 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 395 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/06/2010 tarih ve 2008/270-2010/344 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline sigortalı bulunan işyerinin, davalının bakım ve kontrolle yükümlü olduğu ... Deresi'nin taşması sonucu hasar gördüğünü, hasar tutarının ödendiğini, rücu koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, 11.015.00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili idarenin dereleri ıslah görevi bulunmadığını, derenin söz konusu işletmenin bulunduğu kısmında müvekkili idarece herhangi bir ıslah çalışmasının yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, meydana gelen hasarın dere yatağının ıslah edilmesi ve çarpık yapılaşmadan meydana geldiği, dere yatağı ıslahının ... Büyükşehir Belediyesi görevinde olduğu, bu hususta davalı idareye görev verildiğine dair belge olmadığı gibi davalının sigortalısı yapıyı projesine uygun olarak kullanmayıp, inşaatın ruhsatı ve yapı kullanma izninde bodrum katın yakıt deposu, kazan dairesi, sığınak, spor odası ve otopark olarak kullanılması gerekirken emtia deposu olarak kullanılmasında hasara neden olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, konut sigorta poliçesine dayalı tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7-r maddesine göre, “Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak”, büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayılmıştır. Ancak aynı Kanunun 7/2. fıkrasında, “Büyükşehir belediyeleri birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır. Büyükşehir belediyeleri bu görevlerden uygun gördüklerini belediye meclisi kararı ile ilçe ve ilk kademe belediyelerine devredebilir, birlikte yapabilirler” hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır. Dairemize gelen emsal uyuşmazlıklarda, ... İli içinde dere ıslahı çalışmalarının ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapıldığı ancak ... Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 11.10.2004 tarih ve 817 sayılı kararı ile dere ıslahları yetki ve görevinin ...'ne devredildiği anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalının dere ıslah çalışması sırasında kusurlu davranması sonucunda zarar meydana geldiğini ve bu zararın sigortalıya tazmin edildiğini belirtmek suretiyle, kusur sorumlusu bulunan davalıya husumet yöneltmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin aynı olayla ilgili 02.11.2010 tarihli kararında da davalı ..., bölgede bulunan belediyelere ait su ve kanalizasyon ile ilgili hizmetleri yürütme görevini üstlenmiş bulunduğundan, bu görevin ifası sırasında meydana gelen zararlardan ancak kusursuz olduğunun anlaşılması halinde sorumlu tutulamaz. Somut olayda, mücbir sebebin var olduğu kanıtlanamadığına göre, söz konusu derenin taşarak üçüncü kişilere zarar vermemesi için gerekli önlemleri alma durumunda bulunan anılan davalının, bu önlemleri hiç ya da gereği gibi almaması kendisi yönünden kusur teşkil edecektir. Zararlandırıcı olayın meydana gelmemesi için gerekli önlemlerin alınmasının yüksek maliyetli olması veya yağışın fazla olması kendisini sorumluluktan kurtarmaz. Dosya içerisinde bulunan, aynı olayla ilgili emsal raporlarda davalı ...'nin ıslah çalışmalarının projelendirilmesindeki ve projenin uygulanmasındaki hatalarından dolayı sorumlu olduğu yolunda görüş bildirilmiş ve Yargıtay Yüksek 7. Hukuk Dairesi de, davaya konu zararın dere ıslahı çalışmaları sırasında meydana geldiği dikkate alındığında, hasardan davalı ...'nin sorumlu tutulması gerektiği, derenin taşmaması için gerekli önlemleri almanın ...'nin görevi kapsamında olduğu ve ...'nin bu görevini yerine getirmediği, derenin ıslahının zamanında yapılmış olması halinde söz konusu hasarın meydana gelmeyeceği gerekçesiyle, davalının olayda kusuru bulunduğunu içtihat etmiştir. Her ne kadar davaların, davacıları farklı ise de, aynı davada, davalı sıfatı bulunan iş bu dosyanın davalısı bakımından güçlü delil oluşturacağının kabulü gerekir. Davalının da zemin katı depo olarak kullanması nedeniyle hasarın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu kabul edilmiş ise de, dava dışı sigortalının maliki bulunduğu bu yeri kullanma şekli nedeniyle zararlandırıcı olayda kusurlu bulunduğunun kabulü doğru değildir. Bu itibarla, mahkemece davalının kusurlu olduğu kabul edilerek neticesine göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.