MAHKEMESİ : ... .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 20/04/2015NUMARASI : 2014/1125-2015/370 Taraflar arasında görülen davada ... .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.04.2015 tarih ve 2014/1125-2015/370 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.06.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, taraflar arasında sistem kullanma anlaşmalarının imzalandığını, bu sözleşmelarin 10. maddesinde davalının hangi hallerde cezai şart uygulayabileceğinin düzenlendiğini, davalı tarafından bu hükme dayanılarak müvekkiline ceza tahakkuk ettirildiğini ancak aynı maddede, müvekkilinin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi ve ihlali davalının uyarısına rağmen sonlandırmaması halinde cezai şartın uygulanacağının hüküm altına alındığını, davalının böyle bir uyarıda bulunmadığı gibi esasen söz konusu ihlalin de gerçekleşmediğini ileri sürerek, davalıya ödenen 63.424,55 TL'nin ödenme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın zamanaşım??na uğradığını, esas yönünden ise müvekkilince tahakkuk ettirilen cezanın usulüne uygun bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkilinin somut olay açısından ihtar yükümlülüğünün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların özel hukuk tüzel kişisi ve tacir olmaları nedeniyle davalının idari yargı yerinin görevli olduğuna ilişkin savunmasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sistem kullanma sözleşmelerinin 10. maddesi uyarınca davalının ilk ihlali tespit ettikten sonra ihlalin olmaması için davacıya süre vererek uyarıda bulunması gerekirken bu yöntem uygulanmadığından davacının ödediği cezanın istirdadını isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, taraflar arasındaki sistem kullanma anlaşmasına aykırı olarak davacıdan tahsil edildiği ileri sürülen cezai şartın iadesi istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davalının sözleşmenin 10. maddesi uyarınca gerekli uyarıda bulunmadığı için davacının ödediği cezai şartın iadesini isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça dava konusu edilen cezai şart faturasına davacının itirazı üzerine kendisine 16.245,20 TL'nin iade edildiği savunulmuş ve buna ilişkin belgeler, cevap dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulmuş olmasına rağmen ne bilirkişi raporunda ne de mahkeme kararında, bu savunma üzerinde durulmamış, herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, davalının tahsil edilen cezai şartın bir kısmının iade edildiği savunması üzerinde durulup böyle bir iadenin olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.