MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.10.2011 tarih ve 2010/327-2011/262 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıya ait işyerinde ... C.Başsavcılığının 2004/33538 nolu hazırlık dosyası üzerinden 04/11/2004 tarihinde yapılan aramada, 9000 adet ... marka ve logolu çanta tespit edildiğini, davalıların eyleminin müvekkiline ait markaya tecavüz oluşturduğunu, olay nedeni ile davalılar hakkında ... Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinde 2005/585 Esas sayılı dosya üzerinden dava açıldığını, açılan ceza davasında ise, eylemin kanunda suç olarak tanımının kalmadığından dolayı beraat kararı verildiğini ileri sürerek söz konusu taklit ürünler üzerine tedbir konularak davalıya iade edilmesinin engellenmesini, ele geçirilen ürünlerin müvekkiline devrini şimdilik 1.000 TL maddi, 2.000 TL de manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş yargılama sırasında talebini ıslah ederek ele geçen 9000 adet taklit çantanın davalılara ait olmadığına dair tespit hükmü verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, ele geçen ürünlerin müvekkillerine ait olmadığını, arama yapılan deponun metruk bina olduğunu müvekkilleri ile ilgisinin olmadığını, kaldı ki ürünlerin piyasaya sunulmadığını bu haliyle davacıların bir zararının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacı vekilinin eda davasını ıslah dilekçesiyle dava konusu ürünlerin davalılara ait olup olmadıklarının tespitlerine yönelik tespit davasına dönüştürüldüğünü, davanın önce eda davası olarak açıldığı akabinde tespit davasına dönüştürüldüğü, tespit davasının konusu taklit olduğu iddia edilen ürünlerin davalı tarafa ait olup olmadığına ilişkin olduğu, ancak hem HUMK hem de HMK'ya göre davanın aşaması itibariyle davanın tespit davasına dönüştürülmesinde davacının hukuki yararının bulunmayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Davacı tarafça verilen 29.09.2010 tarihli dava dilekçesinde, ceza davasına da konu edilen davalıların eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitini, 04.02.2011 tarihindeki ıslah dilekçesinde ise ceza mahkemesi kararı ile davalılara iadesine karar verilen taklit ürünlerin davalılara iade edilmemesi suretiyle marka hakkına tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. Buna göre, davacının ıslah dilekçesine konu talebinin içeriği itibariyle aynı olay nedeniyle davalılar aleyhine açılan ceza davasında Mahkemenin 19.03.2009 tarih ve 585/378 sayılı beraat kararı ile birlikte davalılara iadesine karar verilen malların marka hakkına tecavüz oluşturan taklit ürün oldukları iddiasıyla, ceza mahkemesinin iade kararından doğacak muarazanın men'ine de yönelik bir eda davası niteliğinde olduğunun kabulü ile bu yönde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.