MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/05/2015 tarih ve 2014/1379-2015/475 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ... ile davalı şirketin %50'şer paylı ortağı olduğunu, ortaklık ilişkisinin, davalı şirketin diğer ortağının kusurlu eylem ve davranışları neticesinde diğer ortaktan devamı beklenemeyecek derecede sarsıldığını, diğer ortağın eylem ve davranışları dolayısıyla ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenlere binaen fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin davacı ortağın davranışları neticesinde sona erdiğini, bu nedenle davacının kendi kusuruna dayalı olarak dava açmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, mahkemece şirketin feshi yerine davacı ortağın ortaklıktan çıkartılması yoluna gidilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, vergi borçlarından dolayı davalı şirketin bir kısım mallarına haciz konulduğu, şirketin gelir elde edemeyip atıl hale geldiği, ortakların karşılıklı ağır ithamlarda bulunarak birbirlerini suçlamaları nedeniyle ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği, davalı şirket ortaklarının proje şirket olarak kurdukları başka bir şirketin bu nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verildiği, bu durum karşısında yasanın aradığı fesih koşullarının gerçekleştiği, davacının payı oranına göre davalı şirketin davacıya ait payı iktisap etmek suretiyle davacının şirket ortaklığından çıkartılmasının kanunen mümkün olmadığı, mahkemece duruma uygun düşen başka bir çözüm yolunun mümkün görülmediği ve davalı şirketin devamında fayda bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Turgut Kayan'ın atanmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesine daha ziyade kusuruyla sebebiyet veren ortağın kendi kusuruna dayanarak fesih ve tasfiyeyi istemesi ilke olarak kabul edilemez. Zira, hiç kimse kendi kusurlu davranışlarından kendisi lehine sonuç çıkartamaz. Aksi düşüncenin kabulü, daha ziyade kusurlu ortağın kendi kusurundan fayda sağlaması, başka bir ifadeyle kusurunun ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir ki böyle bir kabulün hukukun genel ilkeleri yanında hakkaniyet ilkeleri ile de bağdaştırılması düşünülemez.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda iki ortaklı davalı şirketin ortakları arasında güven ilişkisinin sona erdiği, bu duruma her iki ortağın da bir takım eylemleriyle sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Davalı vekili hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik, davacı ortağın kendi kusurlu eylemleriyle ortaklar arasındaki güven ilişkisini zedeleyip fesih ve tasfiye sebebi yaratma gayreti içerisinde olduğunu, mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, zira davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defter ve belgeleri ile banka hesaplarının bilirkişiler tarafından incelenmediğini, davacı ortak hakkında haksız rekabete dayalı şikayetler nedeniyle yürütülen soruşturma dosyalarının dosya içine alınıp bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, dava dışı ... firmasının ticaret sicil kayıtlarının getirtilip incelenmediğini belirterek ciddi itirazlarda bulunmuştur. Davalı şirketin ortakları arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulnmamakla birlikte, mahkemece ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2015/499 ve 515 esas sayılı soruşturma dosyaları ile dava dışı ... Müşavirlik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye ait ticaret sicil kayıtları dosyaya getirtilerek, davalı şirketin 2014 yılı ticari defterleri de dahil olmak üzere tüm ticari defterleri ve banka hesapları üzerinde inceleme yapılıp yukarıda açılanan ilke uyarınca taraflar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesinde davacı ortağın daha ziyade kusurlu olup olmadığının tespitine, davacı ortağın daha az kusurlu kabulü halinde ise TTK'nın 636. maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesi yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözüm yollarının bulunup bulunmadığına dair ek rapor ya da oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.