MAHKEMESİ : MALATYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/05/2013NUMARASI : 2012/308-2013/223Taraflar arasında görülen davada Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31.05.2013 tarih ve 2012/308-2013/223 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkiline ait kayısı bahçelerinin “don” rizikolarına karşı davalı tarafından sigorta örtüsüne alındığını, 2010 yılı Mart ayı içinde meydana gelen don olayı nedeniyle kayısı ağaçlarındaki meyvelerin zarar gördüğünü, talep edilmesine rağmen davalı tarafından hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 17.550,00 TL’nin işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, hasarın ağaçların çiçeklenme döneminde meydana geldiğini, don rizikosunun ise meyve dönemini kapsadığını, bu nedenle rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait kayısı ağaçlarında meydana gelen don rizikosunun meyve oluşum döneminde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 24.777,00 TL'nin son hasat tarihi olan 16.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının faizin tespit tarihinden itibaren başlatılması talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı savunmasında, sigortalı davacının poliçesinin zeyil edilmiş olduğu ve bu duruma bağlı olarak da sigortalıya prim iadesinin gerçekleştiği hususlarının göz önünde bulundurularak hesaplanan tazminattan sigortalının prim borcunun hesabı ile prim borcu tutarının tazminattan düşürülmesi isteminde bulunmuştur. Dosya içerisinde bulunan ve T.. T.. Genel Müdürlüğü'nce mahkemeye gönderilen müzekkere cevabında dava konusu sigorta poliçelerinin ve zeyilnamelerinin gönderildiği belirlenmiştir. O halde davacıya ödenmesi gereken sigorta tazminatından mahsubu gereken prim borcunun tutarı konusunda bilirkişiden ek rapor alınması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, davacının ödemesi gereken prim tutarının ne olduğu, ne miktarının ödendiği ve kendisine ne miktar iade edildiği araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.2-Davacı yan, 13.03.2013 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra 25.04.2013 tarihinde ıslah harcını yatırmak suretiyle davasını kısmen ıslah etmiş, davalı vekili 08.05 2013 tarihli dilekçe ile ıslah edilen kısımla ilgili olarak zamanaşımı def'ini ileri sürerek yapılan ıslaha itiraz etmiştir. Ancak mahkemece, davalı vekilinin ıslaha ilişkin itirazları ve zamanaşımı def'i, davacının talebinin belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle, zamanaşımının ilk davanın açıldığı tarihte kesildiği gerekçesiyle reddedilmiş, ıslah edilen miktarı da kapsar şekilde hüküm kurulmuştur. Davaya konu olay 18.03.2010 tarihinde meydana gelmiş olup, kayısı ağaçlarında meydana gelen hasarın ilk hasat tarihi olan 02.07.2010 tarihi itibariyle belirli veya belirlenebilir nitelikte olmasına göre, mahkemece dayanılan HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası koşullarını taşımayan işbu davada ıslah ile artırılan miktara yönelik ileri sürülen zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilmesi gerekirken, zamanaşımı def’inin yazılı gerekçe ile reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. 3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.