MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2012/187-2013/131Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.06.2013 tarih ve 2012/187-2013/131 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır bankacılık ve finans sektöründe faaliyet gösterdiğini, "T. L." ibaresinin 09, 35, 36 ve 38. sınıflarda yeralan hizmetler bakımından tescili için davalı TPE’ye yaptığı başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca 36. sınıfta yer alan sigorta, finansal ve parasal, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği, ve idaresi, gümrük müşavirliği hizmetleri yönünden reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazın da YİDK tarafından reddedildiğini, oysa "t." ibaresinin müvekkili şirketin unvanının esaslı unsuru olduğunu, başvurunun bir bütün olarak ayırt edici niteliğe sahip olduğunu ileri sürerek, itirazlarının reddine dair TPE YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, başvuru konusu "T. L." ibaresinin ortalama tüketiciler tarafından tescile konu mal ve hizmetler için tasvir edici bir adlandırma olduğunu, sunulan hizmetlerin başka teşebbüslerinkinden ayırt etme koşulunu sağlayamayacağını, bu nedenle YİDK karanın 556 sayılı KHK'nın 7. maddesinin a ve c bendleri hükümleri uyarınca hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, “T. L.” ibaresinin hiçbir özel zihni çabaya gerek olmaksızın doğrudan doğruya ortalama düzeydeki çekişmeli finans ve parasal hizmetler tüketici kitlesinin tamamına yakını tarafından anılan hizmetlerin coğrafi kaynağı Türkiye olan ve Türkler tarafından verilen özel bir cinsi, çeşidini bildiren bir ibare olarak algılanacağı, bu nedenle “T. L.” ibaresinin bir bütün olarak söz konusu hizmetler açısından somut olarak ayırt edici nitelikten yoksun bulunduğu gibi, ticarette yaygın kullanımı bulunan bir ibare olduğundan YİDK kararının çekişmeli 36. sınıftaki finansal ve parasal hizmetler yönünden isabetli olduğu, buna karşılık davacının tescilini istediği ibarenin sigorta hizmetleri, gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri, gümrük müşavirliği hizmetleri yönünden cins, çeşit, vasıf, amaç ve coğrafi kaynak bildirmediği, bu sınıflar yönünden KHK'nın 7/1 a-c-d bentleri kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, anılan hizmetler bakımından verilen YİDK kararının i sabetsiz olduğu, öte yandan her ne kadar davacı, “T. L.” ibaresinin tescil başvurusu tarihinden önce kullanıldığı ve bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmış olduğu, bu nedenle KHK'nın 7/II hükmü uyarınca tescil talebinin reddedilemeyeceğini iddia etmiş ise de, gerek itiraz, gerekse yargılama sürecinde sunulan belgelerin bu iddiayı ispata yeterli olmadığı; zira bu konuda sunulan delillerin davacının ticaret unvanı ve finansal hizmetler için ilgili otoritelerden alınması gereken belgelerle ilgili olduğu ve başvuruya konu “T. L.” ibaresinin markasal olarak kullanımına yönelik yoğun, reklam ve tanıtımı içeren delil ve belgeler bulunmadığı, bu itibarla dikkate alınmasının mümkün olmadığı, tüm bu nedenlerle somut olayda KHK'nın 7/son hükmü uyarınca tescil engelinin aşılması koşullarının gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, TPE YİDK kararının başvuru kapsamındaki “sigorta hizmetleri; gayrimenkul komisyonculuğu müşavirliği ve idaresi hizmetleri; gümrük müşavirliği hizmetleri” yönünden kısmen iptaline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, marka başvurusunun reddine ilişkin davalı kurum kararının iptali istemine ilişkin olup, başvuruya konu marka "T." ve "L." kelimelerinin birleştirilmesi sonucu oluşturulmuş türetme markasıdır. Mahkemece, "T. L." ibaresinin "finansal ve parasal hizmetler" mal ve hizmetleri bakımından cins, çeşit, vasıf, amaç ve coğrafi kaynak bildiren bir sözcük olarak algılanacağı, bu nedenle işaretin anılan mal ve hizmetler açısından ayırdedici nitelikten yoksun bulunduğu gerekçesiyle marka olarak tescil edilemeyeceği kabul edilmişse de, dava konusu "T.L." ibaresi 556 sayılı KHK'nın 5'inci maddesindeki unsurları haiz ve ayırdedici nitelikte bulunduğu gibi söz konusu mal ve hizmetler bakımından doğrudan tasviri işaret niteliğinde değildir. Bu itibarla, 556 sayılı KHK'nın 7/1-c bendi uyarınca “finansal ve parasal hizmetler" mal ve hizmetleri açısından da tescil engelinin bulunmadığı kabul edilerek anılan mal ve hizmetler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04.05.2015tarihinde oybirliğiyle karar verildi.